Freud, yaptığı keşifleri, çok okuma yapmamasına borçlu olduğunu belirtmiştir. Schopenhauer de şunları yazar: " Çok fazla-yani neredeyse bütün gün okuyan ve arada düşünmeksizin, eğlence yahut meşgale ile kendisini eğlendiren kimse, yavaş yavaş kendi kendine düşünme yeteneğini kaybeder, tıpkı at üstünden inmeyen bir adamın sonunda yürümeyi unutması gibi. Birçok eğitimli insanın durumu bundan farklı değildir: Okumak onları ahmaklaştırır. Çünkü her boş vakitte okumak ve sürekli olarak sadece okumak zihni, mütemadiyen elle çalışmaktan daha fazla felç edici bir etkiye sahiptir, zira bu ikinci durumda uğraş kişiye kendi düşüncelerini takip edebilme imkanı sunar. Nasıl ki yabancı bir cismin ağırlığı üzerinden hiç eksik olmayan bir çelik yay sonunda esnekliğini kaybeder; başka bir kimsenin düşünceleri sürekli olarak üzerinde bir baskı yahut tazyik unsuru olarak varlığını koruyan bir zihin de körelir, keskinliğini kaybeder. Sürekli yiyerek bir kimse midesini bozar ve böylelikle bütün bedenine zarar verirse, zihin de düşünce malzemesiyle lüzumundan fazla beslenerek boğulabilir. " Yani Schopenhauer'e göre ellerinin adeta otomatik olarak çalıştığı bir işle uğraşan ve bu sayede vaktin çoğunu kendi düşünceleri ile baş başa geçiren kişi, sabahtan akşama kadar okuma yapan kişiye göre, daha iyi düşünebilir, daha özgün fikirlere sahip olabilir. Hatta Einstein şöyle demiştir: " Neden en iyi fikirlerimi hep tıraş olurken buluyorum?"