3 yaşındaki Müslüme'den gelen haberle bir kez daha parçalandı içim.Kulaklarımızın duymadığı bir iğrençlik, gözlerimizin görmediği bir çirkinlik kalmadı artık..Kiminin umrumda değil, kimimiz ise bu olayları yadırgıyor, kızıyoruz üzülüyoruz fakat hiç düşündük mü dünyada olan bu kötülüklerden her birimizin bir payı olduğunu.Nasıl mı? İyi bir anne,
Huzurumun iki nedeni vardır, demiştim hatırlarsan. Birincisi, derdimi hüznümü yalnız Allah'a bırakırım. İkincisi ise dönüp de ne oldu diye ilgilenmem, sorgulamam. Malesef insanoğlu olarak birinciyi hepimiz yapıyoruz ama ikinci de sorun yaşıyoruz öyle değil mi?
Sayfa 128 - Destek yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Deprem bölgemizden sadece bir il
Hayat bazı insanlar için normal devam etmiyor.Lutfen unutmayın unutturmayın! İki gündür deprem bölgelerimizde psikolojik destek ekibi olarak görev yapıyoruz.Gün içinde ve geceleri sürekli sallanıyor,insanlar korku içindeler, çadır kentler de gülmeyi başarabilen,ışıl ışıl gözlerle oynamayı,sevilmeyi bekleyen sadece çocuklarımız.Ailelerin birbirlerini teselli ediş şekilleri bile değişmiş umutla bakamıyorlar ileriye... Konuşurken,yaşadıklarını anlatırken gözleri nemli yürekleri acı içende ... Kelimeler yaşananları anlatmaya yetersiz malesef Fotoğraflar kalyon kent çadırları ve Gaziantep ilinin destekleriyle kurulmuş burası diğer bölgelere göre en lux yeri ama diğer bölgeleri perişan😔 Lütfen hayatınızı normalleştirmeyin unutmayın unutturmayın!
Herşey tam da olması gibi
Bir şeye körü körüne bağlanmamak gerekir. Mesela kendinden fedakarlık yapacak kadar aşık olmamak veya sırf seninle aynı takımı tutmuyor diye komşunla ciddi boyutta inatlaşmak (inatlaşmak diyorum bak kırıcı olmayan espriler bunun dışında), siyasetin için de olmaya çalışıp aşırı buna ilgi duymak ve seninle aynı görüşe sahip olmayanlara karşı tanımadan, hayatta yaşadığı zorlukları bile bilmeden yargılamak.... Daha saymaya kalksam çok sayarım ama hiçbir şeye ciddi anlamda gereğinden fazla bağlanmamak lazım. Hiçbir şeye gereğinden fazla üzülme, gereğinden fazla sevinme hatta çünkü "Herşey zıddına dönüşür" derler, doğrudur. Gereğinden fazla sinirli kalma mutlaka birini kırarsın. İnsanız sonuçta malesef ki hepimiz gereğinden fazla yapıyoruz bazı şeyleri ve haddimizi aşıyoruz. Bundan böyle geçmişe yaptıklarımızdan sadece ders almak suretiyle bakacağız ve yalnızca geleceğimiz için çalışacağız. Ha onda da gereğinden fazla hırs yapmamak şartı ile ...
Malesef ki öyle
Karşı çıktığımız ne varsa yapıyoruz hepsini.
Hayatımızın beklenmedik dönüm noktaları oluyor çocuğu zaman. Yarınımız garantisi yokken 1 yıl sonraya, 1 hafta sonraya veya 10 yıl sonrası hakkında planlar yapıyoruz. Hayatımızdan bir insanın eksikliğini o insan nefes alırken bilemiyoruz malesef... Bir insana değer vermek için o insanın hayatta olmadı anı mı bekliyoruz?? Neden üzüyoruz kendimizi? Neden üzüyoruz birbirimizi? Hepimiz kardeşiz değilmiyiz? Neden kin ve nefret ön planda? Sevgi hayatınızın yüzde kaçını ele alıyor? Bir insanın yüzü güzel olsa ne olur olmasa ne olur, o güzelliği görmek önemli olan. Güzel görmek kişinin kendi güzelliğini belirler. Hoşgörülü bir insanın hayatı, kindar ve nefretle dolu olan bir insanın hayatıyla aynı olabilir mi? Boşa yazıyormuş gibi hissediyorum...
Reklam
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.