Öyle özlüyorum kaynayan kanı; Taş öyle sakin. Yaşamı düşlüyorum: güzel yaşamı. Kimsenin cesareti yok mu, onun sayesinde açayım gözümü? Ve olacak mıyım bir gün yaşamda, bana her şeyin en altınını sunacak, o zaman bir başıma ağlayacağım, ağlayacağım taşıma. Neye yarar kanım, olgunlaşırsa benzeyip şaraba? Çağıramaz denizden o birini bu yana, beni en çok sevmiş olacak.
Sayfa 22 - Cem Yayınevi
Hani Çerçeveler Boş...
Yaşamımızın kendine özgü akışını belirleyen o ölümcül kararların gerçek öneminin o anda değil, çok sonraları geriye dönüp geçmişe baktığımız, eski günleri andığımız zamanlarda anlaşıldığını düşünmeye başladım.
Reklam
GİYOTİN KURBANI KADINLAR Giyotinde yalnızca erkekler başlarını kaybetmediler. Onun öldürüp unuttuğu kadınlar da oldu, zira onlar Kraliçe Marie Antoinette kadar önemli değildiler. İşte üç örnek: Olympe de Gouges'un kafası, kadıların da vatandaş olduklarına inanmayı sürdürmesin diye 1793'te Fransız Devrimi tarafından uçuruldu; Marie-Louise Giraud, Fransız ailesine karsı suç teşkil eden davranışlarda bulunmaktan, yani kürtaj yapmaktan ötürü, 1943'te Paris'te idam sehpasına yürüdü; o sırada giyotin Münih'te bir kız öğrencinin Sophie Scholl'un kafasını, savaş ve Hitler karşıtı el ilanı dağıttığı için kesiyordu: "Ne üzücü," demişti Sophie. "Böylesine güzel bir gün, böyle bir güneş ve ben gitmek zorundayım."
Sayfa 135 - Eduardo GaleanoKitabı okudu
Yukarı kata dönünce, Marriott'ın oturduğu kanepeden bira kutusunu, gözyaşlarını sildiği kâğıt mendili ve iki kırık karanfili topladım, hâlâ alüminyum kâğıda sarılıydılar, cebinden çıkardıktan sonra oracıkta unutmuştu. Oxford'daki ilk öğretim yılıının o mart ayının pazar günü, çöp tenekesine düşerlerken o üç şeye gözüm takıldı. ... Artık o kadar dikkat etmez oldum, çöp tenekesini gözüm takılmaksızın kullanarak haftalar, hatta aylar geçiriyorum, hiç mi hiç bakmadığım ya da ancak kırk yılda bir, bir an için göz attığım da oluyor, hani hepten yadsıdığımız ya da geçmişe karışmış, yeniden canlanmasına olanak kalmasın ve sanki hiç var olmamışa benzesin diye zihnimizden derhal kovduğumuz bir şeyi andığımızda yaparız ya, öyle. Hiç gerçekleşmemiş bir şeye benzesin diye. Oxford kentinden ayrıldığımdan bu yana geçen kısa zaman zarfında çok fazla şey değişti ya da başladı ya da dünyadan silindi.
hani hepten yadsıdığımız ya da geçmişe karışmış, yeniden canlanmasına olanak kalmasın ve sanki hiç var olmamışa benzesin diye zihnimizden derhal kovduğumuz bir şeyi andığımızda yaparız ya, öyle. Hiç gerçekleşmemiş bir şeye benzesin diye
Sayfa 78 - 3. Baskı İstanbul Ekim 2022 YKYKitabı okudu
Kavga falan da etmezdik. Sadece, birbirimize anlatmadığımız şeylere artık tahammülümüz kalmamıştı. Hani o insanın en özel yanıyla ilgili…
Sayfa 147
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.