Bence, insanlar, ancak çocukları anlamaya başladıktan sonra onlara daha iyi bakmanın yolunu bulacaklar. Yeni doğmuş çocuğu zarar vermekten ve zarar görmekten korumak yetmez. Aynı zamanda çevresindeki dünya ile ruhsal bir uyum sağlayabilmesi için de tedbirler alınmalıdır.
Dişi domuzların yavrularını yediği bile olur. Oysa yaban domuzları, memelilerin en şefkatli olanlarındandır. Dişi aslanlar da hayvanat bahçelerinde kafeslerine kapatıldıkları zaman yavrularını yerler. Bundan da anlaşılıyor ki, doğanın koruyucu içgüdüleri ancak yapay zorlamalara uğramadıkları zamanlarda doğru dürüst işleyebilmektedir.
Reklam
İnsanlık, en acil olarak bekleyen barış ve birlik sağlayamama sorunlarına çözüm bulmak istiyorsa, dikkatini ve enerjisini çocuğun kişiliğinin oluşum sürecindeki gizil güçleri keşfetmeye çevirmelidir. ~Maria Montessori
Ezelden beri insanlar, doğal yasalara müdahaleleri yüzünden, çocuklar için çizilmiş tanrısal planı bozmuşlar, doğanın insanoğlu için öngördüğü gelişmeyi baltalamışlardır. İnsanoğlunun bugün karşılaştığı başlıca sorunlardan biri, şu gerçeği anlamakta gösterdiği acizdir: Çocuk, açığa vuramasa da aktif bir ruhsal yaşamı vardır ve bu iç yaşamı uzun bir sürede ve gizlice bütünleyecektir.
Çocuğun kişiliğinin oluşması, hiç göze çarpmayan bir çile dönemidir. Hiçbir canlı yaratık, yeteneklerini harekete geçirmek ve düzene sokmak için kendi istemini zorlayan çocuğun o yüreğinden bir parça koparcasına duyduğu coşkunluğu duyamaz herhalde.
Reklam
Doğa kendini açığa vurmadan, davul çalmadan çalışır. Çeşitli güçlerin bu uyum içindeki dengesine de biz, "sağlık" ya da "normal hal" deriz. Bir hastalığın en küçük ayrıntılarını bile gözden kaçırmayız, ama sağlığın harikalarını boş veririz.
Tarih öncesi insanlar, iskelet kalıntılarından anladığımıza göre, ameliyatı biliyorlardı. Mısırlılarla Yunanlıların tıp bilimini kurup geliştirmelerine karşılık, iç organların işleyişiyle ilgili bilgilerimiz hep yenidir. Kan dolaşımının keşfi, on yedinci yüzyıldadır ancak. İnsan vücudunun ilk teşrihi 1700'de yer almıştır. Patolojiyle ilgileniş, hastalıklara duyulan merak, dolaylı da olsa, sonunda yavaş yavaş fizyolojinin sırlarına, normal işlevlerin keşfine ve anlaşılmasına yol açtı.
Çocuğa yardım etmek isteyenlerimizin ince gözlemlere, gösterişli yorumlara ihtiyacı yoktur. Yeter ki çocuğa yardım etmeyi gerçekten istesin ve sağduyuyla donatılmış olsunlar.
Çocuk ayakta duramadığı için hep sırtüstü yatırılması gerektiğine inanılır. Çocuk ilk izlenimlerini çevresinden derleyecektir, yani sade yeryüzünden değil, gökyüzünden de. Oysa göğe bakmasına olanak tanınmaz. Sadece yattığı odanın o tekdüzeli, beyaz tavanını seyretmesine izin verilir. Merak içindeki ruhunu besleyecek şeyleri görmesi gerektiği akla gelmez. Bazı yetişkinler çevresinin tekdüzeliğini gidermek için bir şeyler gerektiği kanısına varırlar. Çocuğun başı üzerine iple top, çan gibi şeyler asarlar, durup durup sallarlar. Çocuk, çevresinden imgeler derleme tutkunluğu içinde, bu sallanan nesneyi gözleriyle izler. Oysa çocuğun yapay durumuyla söz konusu nesnenin tekdüzeli hareketi, ana-babanın bu sözüm ona yardımını boşa çıkardığı gibi, bebeğin çabaları da doğal olmaktan uzaktadır, bu yüzden de zararlıdır.
1,000 öğeden 761 ile 770 arasındakiler gösteriliyor.