“İnsanda her şey iyidir ama toplumla temas durumunda her şey bozulur.” Rousseau
Herhangi bir sorumluluk almak, kişinin kendi eylemlerinde hâkimiyet kazandığına inandığını ve kendine güvendiğini gösterir. "Yapamam," düşüncesinin doğurduğu cesaretsizlik gibisi yoktur. Felç olmuş bir çocuktan çok hızlı koşan bir çocukla yarışması istense, ilki hiç koşmak istemez; yetenekli bir dev ile küçük, deneyimsiz bir adam boks
Sayfa 180 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
Küçük bir uğraşıyla meşgulken, mesela bir kovaya çakıl taşı dolduruyorken annesinin arkadaşlarından biri gelir ve çocuğu, gelen misafire göstermek için küçük işinden eder. Yetişkinler çocuğun yaşamına devamlı müdahale ederler; onlar çocuğa hiç danışmadan, onu kale almadan, onun hareketlerinin hiçbir değerinin olmadığını gösterircesine yaşamını düzene sokan güçlü varlıklardır. Oysaki yetişkin, çocuğun gözü önünde hiç kimsenin, bir hizmetçinin bile, gereken nezaketi göstermeden ve rızasını almadan işini bölmez. Bu nedenle çocuk diğer herkesten farklı olduğunu, kendisini herkesten aşağıda bir yerde konumlandıran özel bir önemsizliği olduğunu hisseder. Daha önce söylediğimiz gibi önceden içsel olarak belirlenmiş bir planın sonucu olan bir dizi eylem, çocuğun gelişiminde en yüksek öneme sahiptir. Bir gün yetişkin, çocuğa kendi eylemlerinden sorumlu olması gerektiğini açıklayacaktır, ama böyle bir sorumluluğun temeli bir eylem ile diğer bir eylem arasındaki eksiksiz bir bağlantı örüntüsünde ve bu örüntünün önemine ilişkin yargıda yatar. Fakat çocuğun hissettiği tek şey eylemlerinin tümünün önemsiz olduğunun düşünüldüğüdür. Kendi çocuğunda sorumluluk duygusu uyandıramadığından ve çocuğunun kendi eylemlerinde hakimiyet kazanmasını sağlayamadığından yakınan yetişkinin bizzat kendisi, çocuğunun yaşamdaki ardışık eylemlerin devamlılığı algısını ve kendi haysiyet duygusunu adım adım yıkmıştır.
Sayfa 179 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Fakat herkes bilir ki bir çocuğun inatçılığını hiçbir şey gideremez. Ne teşvik etmenin ne de cezalandırmanın bir faydası olmayacaktır. Bu, ateşi çok yükselmiş birine iyileşmesinin daha iyi olacağını söyleyerek ve eğer ateşini düşürmezse onu dövmekle tehdit ederek uzun uzun vaaz vermeye benzer. Gerçek şu ki yetişkin aslında çocuğuna müsaade ederek değil, onun gerçekten yaşamasına engel olarak onu şımartmıştır, böylelikle onun doğal gelişiminden sapmasına neden olmuştur.
Sayfa 177 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
İnsanlar kendilerini neden birbirlerinden soyutlar? Neden her aile bir soyutlanma hissiyle ve nefretle diğer gruplara karşı kendi içine kapanır? Aileler kendi içlerinde mutluluğu bulacakları düşüncesiyle değil, kendilerini diğerlerinden soyutlamak için içlerine kapanırlar. Söz konusu engeller sevgiyi savunmak için oluşturulmaz. Aile engelleri kapalı, geçilmez ve evin duvarlarından daha güçlüdür. Sınıfları ve ulusları birbirinden ayıran engeller de öyledir. Ulusal engeller birleşik ve birörnek bir grubu tehlikeden korumak ve güvende tutmak üzere birbirinden ayırmak için inşa edilmemiştir. Soyutlama ve savunma kaygısı ulusların arasındaki engelleri pekiştirir, bireylerin ve ürettiklerinin dolaşımına mani olur. Peki ama eğer uygarlıklar alışveriş aracılığıyla kuruluyorsa bu neden böyledir? Acaba ulusal engeller de büyük bir ıstıraptan, aşırı şiddete maruz kalmış olmaktan kaynaklı psikolojik bir engel midir? Acı organize hâle gelmiş ve öylesine yoğunlaşmıştır ki gittikçe daha güçlü ve daha kalın engeller oluşturularak, ulusların yaşamlarını sakatlamıştır.
Sayfa 170 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Okulda ciddi anlamda muhteşem oyuncaklar bulunmasına rağmen çocuklar bu oyuncakları hiçbir zaman seçmedi. Bu beni öylesine şaşırttı ki kendim devreye girip bir oyuncak bebeğin mutfağındaki çanak çömleklerin nasıl tutulacağını, ateşin nasıl yakılacağını, yanına güzel bir oyuncak bebeğin nasıl oturtulacağını öğreterek çocuklara bu oyuncakların nasıl kullanıldığını gösterdim. Çocuklar kısa bir süreliğine ilgilendi ama sonra uzaklaştılar ve bu tür oyuncakları bir daha hiç tercih etmediler. Dolayısıyla anladım ki bir çocuğun yaşamında oyun belki de daha iyi bir şeyin eksikliğinden dolayı başvurduğu ikincil bir şeydir. Oysaki çocuğun zihninde işe yaramaz eğlencelerden önce gelen daha yüce şeyler vardır. Aynı şey bizim için de geçerli olabilir; boş zamanlarımızda satranç veya briç oynamak yeterince keyifli olsa da hayatımız boyunca başka bir şey yapmamıza izin verilmeseydi bu oyunlardan artık keyif almazdık. Yapılması gereken önemli ve acil bir iş olduğunda briç unutulur; çocuğun da daima önemli ve acil işleri mutlaka vardır. Geçen her dakika onun için değerlidir ve nispeten daha alt bir düzeyden daha üst bir düzeye geçişi temsil etmektedir. Çocuk sürekli büyümektedir ve onun gelişim araçlarıyla ilişkili her şey onu büyüler ve yararsız uğraşıları ona unutturur.
Sayfa 131 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
Her yeni deneyimden sonra kendime 'Şimdi değil, bir dahaki sefere inanacağım,' diyordum. Bu yüzden uzun bir süre hem kuşkucu hem de heyecanlı ve gergin oldum. Çocukların neler başardığını söyleyen öğretmeni kaç defa tersledim! 'Beni etkileyen tek şey hakikattir,' diye katı bir şekilde yanıt veriyordum. Öğretmeninse kırılmadan ama ağlamaklı bir şekilde 'Haklısınız. Böyle şeyleri gördüğümde bu çocuklara ilham verenin ancak ve ancak melekler olabileceği ni düşünüyorum' dediğini hatırlıyorum.
Sayfa 124 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Bazen en önemsiz olgular sınırsız ufuklar açabilir, çünkü insan, doğası gereği arayış içindedir, bir kâşiftir. Fakat başlangıçtaki önemsiz olgular keşfedilmediği takdirde ilerleme kaydetmek mümkün değildir.
Sayfa 121 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Adaletsizliği fark edemeyen sadece çocuk aklıdır, çocuğun ruhu haksızlığı hisseder ve ezilir ya da deforme olur. O zaman bilinçdışı bir savunmanın ifadesi olarak çocuksu tepkiler ortaya çıkar. Çekingenlik, yalan söyleme, kapris, görünür bir sebep olmaksızın sık sık ağlama, uykusuzluk, her türlü abartılı korku... Bu gibi anlaşılması zor şeyler, yetişkinle olan gerçek ilişkisini henüz idrak edemeyecek bir zekâya sahip olan küçük çocuğun bilinçdışı savunma durumlarını temsil etmektedir.
Sayfa 116 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çocuklar bizim kusurlarımızı ve kendi kırgınlıklarını çok çabuk unutmakla kalmıyor, onlara yönelttiğimiz her türlü suçlamayı kabul edip kendilerini sorumlu hissediyorlar.
Sayfa 115 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Reklam
Mesela zenginliğin eşit dağılımının, açgözlü ve tembel oldukları için zenginleri kızdıracağını söylemeye kimse cesaret etmez. Ancak herkes böyle bir zenginlik dağılımının herkes için faydalı olacağı ve toplumsal ilerlemenin bir gerekliliği olduğunu söyler; hatta zenginliği kamu yararına istemeyerek üstlendiğini iddia eden çok sayıda zengin insanla bile karşılaşırız. Günahlarımızı gösterişli ve faydalı işlerle hasıraltı etmek gibi içgüdüsel bir eğilime sahibiz. Öyle ki bunu savaşta, siper kazılan veya makinelerle doldurulmuş bir toprak şeridinin çiçekli bir çayır gibi kamufle edilmesine benzetebiliriz.
Sayfa 114 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Önce "kendi gözündeki tozu temizlemeli ki çocuğun gözündeki tozu görüp temizleyebilsin."
Sayfa 112 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çocuk akşam yatağına gittiği zaman sevdiği kişiyi çağırır yanında kalması için yalvarır. Hala anne sütü emen çocuk akşam yemeğinde yanımıza gelmek, bize yakın durmak ve bizi izlemek ister; yemek yemek değil. Yetişkin bu mistik sevgiyi fark etmeden yanından geçip gider. Fakat bizi bunca seven küçükler büyüyecek, ortadan kaybolacaklar. Bir daha bizi onlar gibi kim sevecek? "Benimle kal," diyerek bizi yatağına başka kim çağıracak? Çocuk büyüdüğünde kayıtsız bir "İyi geceler," diyecek. Kendisi yemek yemezken bizim yemek yiyişimizi izlemeyi kim o kadar hevesle isteyecek? Kendimizi sona erecek bu sevgiye karşı savunuyoruz ama buna eşdeğer bir şeyi bir daha asla bulamayacağız. Gündelik hengâmemizde "Yapacak çok işim var," "Vaktim yok," "Yapamam," deriz ve içimizden "Çocuğa iyi eğitim verilmeli, yoksa bizi kölesi yapacak," diye geçiririz. Bizim isteğimiz çocuktan kurtulup hoşumuza giden şeyleri yapmak ve rahatlığımızdan taviz vermemektir.
Sayfa 104 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çocuk yetişkini her şeyden daha çok sever ama insanlar yalnızca yetişkinin çocuğa duyduğu sevgiden bahseder. Bu sadece ebeveynler için değil, öğretmenler için de söylenen şeydir: "Öğretmenler çocukları sever!" Aynı zamanda çocuğun sevmeyi; annesini, babasını, öğretmenini, herkesi ve hayvanları, çiçekleri, her seyi sevmeyi öğrenmesi gerektiği de söylenir.
Sayfa 103 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Çocuğun kendini gerçekleştirmesi sevgi sayesinde olur.
Sayfa 101 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
1,347 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.