Ben mücadele ediyorum. Her gün tek başıma savaşıyorum. Hayatta kalıp, hala yaşıyor olmanın utancıyla savaşıyorum. İnsan olmamın acımasız gerçeğiyle savaşıyorum. Ölümün bu gerçekten sıyrılmamı sağlayacak tek yol olduğu düşüncesiyle savaşıyorum. Siz, benim gibi bir insan olan siz, bana ne diyebilirsiniz?
Yaptığım seçimlerden, geldiğim noktadan bu kadar mutsuz olacaksam, pişmanlığımı kendime itiraf etmem, çizdiğim yolu değiştirmem gerekiyordu. Bunu yapmaya cesaretim, gücüm yoksa, o zaman da söylenmeyi, kendime acımayı kesmeliydim.
Arkadaşlık iki insanın birbirine günlük rapor vermesi, hayatlarının bütün detaylarının tüm ayrıntılarını paylaşması demek değildi. İki insanın birbirine iyi gelmesi yeterliydi bana kalırsa.
Oysa benim hayatım bir güvenlik arayışıyla geçmemişti ki. Benim aradığım başka bir şeydi. Bulamayacağımı bildiğim için beni kısıtlamayan, özgürleştiren bir şey.
Derinlerde yüzeysel ilişkilerdense kıyıdan çok uzaklaşmayan derin ilişkileri tercih ediyordum. Çünkü birinde boğulma ihtimaliniz vardır, diğerinde her zaman güvendesinizdir.