DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Genç Kant der ki: "Bana maddeyi verin, ben size bundan bir evren kurayım". Bunun anlamı şudur: Bilimin, yıldızlı semada bir parçasını keşfettiği ve matematik olarak, sayılar ve formüllerle kavrayıp ifade ettiği evren, maddenin ve hareketin temel yasaları ile açıklanabilir.
Sayfa 31
Reklam
Aristoteles’e göre bizim bugün belli ve bağımsız, özel bilimler olarak tanımladığımız matematik, fizik, astronomi vb. yalnızca felsefenin, teorik felsefenin dallarıdırlar. Hatta bir bakıma ta 19. yüzyıla varıncaya kadar felsefe ile bilim arasında ciddi bir ayrım yapılmamıştır… üniversitelerde “fizik” dersleri “doğa felsefesi” adı altında verilmekteydi.
Tarih okumak insanı bilge, şiir okumak zeki, matematik ilmini okumak ise ağırbaşlı kılar; doğa felsefesi yargıyı derinleştirir, ahlak felsefesi ise davranışlara ağırlık katar; diyalektik ve retorik dikbaşlılık ve tartışmada kıvraklık kazandırır
Tarih okumak kişileri bilge,
Şiir okumak huzurlu, Matematik ilmini okumak şaşmaz kılar Doğa felsefesi insanda derin bir basiret oluşturur, ahlak ise törelerden kaynaklı bir ağırlık bahşeder, diyalektik ve retorik ise tartışma yeteneği kazandırarak kişiyi mücadelede diri tutar.
Tarih okumak kişileri bilge, şiir okumak huzurlu, matematik ilmini okumak şaşmaz kılar, doğa felsefesi insanda derin bir basiret oluşturur, ahlak ise törelerden kaynaklı bir ağırlık bahşeder, diyalektik ve retorik ise tartışma yeteneği kazandırarak kişiyi mücadelede diri tutar.
Sayfa 25 - İş Bankası Kültür Yayınları III.BasımKitabı okudu
Reklam
İbn Haldun hadisten yola çıkarak tarih felsefesi kuruyor, metodoloji geliştiriyor. Matematik, geometri, fizikle, astronomiyle ilişkisinin yoğun olması, hep ibadetlerle ilgili. Yani sorun, kitlelerin eğitimi değil, şahsiyetlerin yetiştirilmesi. Müslüman şahsiyetin o iki eksen üzerinden olgunlaştırılması. Dikey eksende, enfüs'te, içine doğru yolculuk yaptırılması, iç dünyasını zenginleştirmesi, derinleştirmesi. Dolayısıyla âfâk'ta da onun dışa yansımalarının hayata geçirilmesi. İlk önce kendisiyle haşır neşir olması.
Bu arada mantıkçılığın bir türevi sayılan mantıkçı pozitivizme değinmemiz faydalı olur kanaatindeyim. Mantıkçı pozitivizm, 1930'lu ve 1940'ı yıllarda Hitler'den kaçan bir grup mülteci tarafından Amerika'da güçlendirilen bir yaklaşımdır. Mantıkçı pozitivizmin Amerika'daki en önemli temsilcisi ise Rudolph Carnap'tır. Mantıkçı pozitivistlere göre, bir cümlenin anlamı, onun doğruluk durumu ile aşağı yukarı aynıdır. Dolayısıyla onlara göre, doğruluğuna karar veremediğimiz, metafizik, etik ve daha birçok şey felsefenin dışına atılmış oluyordu. Hersh'in şu tespiti gayet enteresandır: "Ayrı kurala göre zamanla mantıkçı pozitivizm de felsefenin dışına atılmıştır." (1997: 139)
Matematik Felsefesi
Voohoona yerlilerinden birisi, batılı bir antropologa, 2+2=5 der. Antropolog merakla bu sonuca nasıl ulaştığını sorar. “Sayarak elbette,” der yerli."Önce bir ipe iki düğüm attım. Sonra bir başka ipe iki düğüm daha attım. İki ipi birbirine bağladım, beş düğüm etti.”
Einstein'ın Russell hakkında yazdığı
Orada karşı çıktığım tek yan, satırlar arasından sızan ve zekâya bağlantılı kötü bilinç. ALBERT EINSTEIN İleri Çalışmalar Enstitüsü, Matematik Okulu, Princeton, Yıl: 1943, Amerika Birleşik Devletleri.
543 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.