Gitti ah...
Gecelere hüzünleri serperek.
Yaralı bir kuş gibi kanarcasına gitti...
Yalvaran gözlerime, elemi pay ederek,
Bir kabahatmiş gibi,
Kaçarcasına gitti...
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik.
Dair Serisinin ilk kitabı Denize Dair
İkinci kitabı Yıldızlara Dair
Yakında nasipse Hayata Dair çıkacak...✍🏻
Ve şimdilik son kitabı gibi planlandığım A*** Dair 4. kitabı olacak nasipse serinin.
Ortak derlemeler de eserlerim bulunuyor...( Anı, mektup, hikâye, şiir)
Mavi kuş medya ile nice daha da güzel projelere imza atmak umuduyla...
Romanı beklediğinizi biliyorum. Nasipse yazında o çıkacak inşallah ☺️ 🦋 🐦
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Çıkmıyor aklımdan gözleri
Bana sebat ver ya Rabbi.
Günışığı geceye nasıl sızıyorsa,gün nasıl her daim doğuyorsa ; öyle o'da aklımın ufkunda,her gün her vakitte daimi istikrarla koruyor kalbimdeki yerini.
Günü gecesi de yok, aklımda dolanır durur.
O dolandıkça kalbim sanki bir kuş olur,sonsuz mavi gökyüzünde kaygısız kanat vurur.
Fakat işte yetmiyor düşünmek,özlemek kanırtıyor insanı. Eksik kalmanın sancısı benzemiyor hiçbir şeye. Tasvir edilmese dört kitapta ayet ayet, şüphesiz derdim ki cennet işte bu nazlı güzelin kendisi ve cehennem o güzelin yokluğunda geçen her saniye,onsuz gidilen her yer onsuz içilen her damla su...
Ah , Allah'ım,söze başlarken de sana yalvardım sözü bitirirken de huzuruna kapanayım,sen ki canların canısın,huzurun kaynağısın,ruhların gıdasısın. Beni mahrum etme o şirin kulunun suretinden,elleri hiç eksilmesin ellerimden. Herkes söyler belki "ölmez kimse hasretten" fakat şu aciz kulun yaşarken ölüyor,onsuz kalırken.
Yüzbin defa tekrar edip duruyorum ,söylenmeye değer tek söz olan onun adını. Söz uzadı,gece güne yaklaştı,geceyle gündüzü birleştirdiğin gibi bizi de öyle kavuştur ya rabbim. Gece senin,gündüz senin,ben senin o senin ...
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik.