Bu sessizlik ve yalnızlık onu yatıştırıyor, güçlendiriyordu.
Sayfa 105
İki arada bir denizdeyim Sesime yorgun kuşlar konuyor Uzak, mavi ve bir o kadar imkansız Git git bitmiyor bu yalnızlık Ve hep sana çıkıyor İstanbul Ve hep sen oluyor İstanbul Ah İstanbul...
Reklam
Kıraç - Bu gece senin için doyasıya ağladım
youtu.be/N1dfm9JL8so Yaralı bir kuş gibi uçmayı unutmuşsun geceleri koynunda yalnızlık uyutmuşsun dalından koparılmış ezik bir çiçeksin mavi gök kadar güzel şarap kadar gerçeksin
Manastırlı Hilmi Beye Birinci Mektup
İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben İşte şu begonya, işte yalnızlık İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda İşte yok oluşumdan doğan kent Hiçbir yere taşınıyorum, kendime sızıyorum yalnız Ben dediğim koskocaman bir oyuk Koltuğun üstünde, aynadaki yansıda Bir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımda Yaşamayı tersinden kolluyorum sanki Yetişip
Adam denize bakıyor. Sis. Deniz değil. Kendine maviyi mi anlatıyor, suya toprağı mı? Sır değil. Gövdesi katı; babasından tek miras. Hayatı dar. Baktığı yerler değil. Usanmıyor. Gemileri sayıyor. Ne yolcu, ne fener. Yıldız falcısı belki. Tutsaklıktan. Rüzgârı ölçüyor. Kıyıları sevmiyor. Sığınmak ölüm; nereden duymuşsa. Suların raylarında bir kadın, kırk bir yıldır... Susmasına denizi ekledi. Mavi değil yine de evi. Biraz daha kuyu. Yalnızlık hariç, her şeye yeniliyor. Boyu ıssız, gecikmiş. Bin ayrılık parmaklarının boğumu. Bir leke gibi geçiyor ışıklardan.
Yalnızlık bazen hoş, ama yalnız bırakılmak çok acı.
Sayfa 214 - 31.7.94
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.