Son ada diye bahsi geçen yer küçük bir ada.. Adayı çok varlıklı bir adam satın alır ve sevdiği bir kaç dostunu da burada ev yapmaya ikna eder. Böylece kırk evden oluşan bir topluluk oluşur. Birbirleriyle çok iyi geçinen bu hane sahipleri haberleşme araçlarından uzak , birbiriyle yardimlasarak ve geçimlerini de adada yetişen çam fıstıklarını toplayıp satarak sağlamaktadır. Adanın en güzel tarafı da kuşkusuz martılardır.
Adaya eski devlet başkanının yerleşmesiyle adadaki huzur bozulur. Başkan adadaki koylara göz koymuş ve Martıların temizlenmesi gerektiğini söyler. Buralara 5 yıldızlı oteller yaptırıp, adayı zenginleştirmek ister. Tabi işler istediği gibi gitmez. Adada bu işe karşı çıkan 3-5 kişi dışında kimse başkana karşı çıkamaz ve martı katliamı başlar. Önce adanın o yeşilliklerini katlederler. Martıların üremesi ve tekrar tekrar geri gelmesiyle başkan yeni planlar yapmaya başlar ve her defasında daha büyük bir sorunla karşılaşır. Fakat adada artık ne dostluk kalmıştır ne de adanın eski huzurlu günlerinden eser..
Ah o martılarr, canımm martılar.. Kendi adaletini sağlayan ve kimin daha güçlü olduğunu belki de martılardan öğrenmeliyiz. Bu kitabı okurken de bitirdiğimde de hep günümüze uyarlayarak okumuştum. Seneler önce okunan ve ara ara okunabilecek, öğretici ve ders niteliğinde olan ender kitaplardan