Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ömer

DAĞ 2
"Kimseyi unutmuyoruz biliyor musun, çuval gibi sırtımızda taşıyoruz kaybettiklerimizi…Hamal gibiyiz.. Şükrediyoruz, küfrediyoruz, sabrediyoruz ama tilki gibi kafamızda dolanıyorlar. Ölen de aynı terk eden de aynı. İkisini de hayal olarak hatırlıyoruz…"
Reklam
İnsanlar hiçbir zaman bir gücün gerçek kudretini o kaybolmadan idrak edemezler. Fiziğin kütle çekim ve eylemsizlik yasaları ruhta da işliyor bu şekilde. Belki de henüz bulunamayan ancak evreni açıklayan tek denklemde gizli her şey...
Azledilip İstifasını vermiş, derdest edilme emri verilmiş eski kumandan, dava arkadaşı Rauf Orbay ile Erzurum'da... O dönemin tek düzenli Türk ordusunun; 15. Kolordunun kumandanı Kazım Karabekir paşa, kendisine verilen tutuklama emri üzerine askeri mahiyeti ile endişe içinde bekleyen Mustafa Kemal ve dava Arkadaşı Rauf Orbay'ın bulunduğu eve gelir. Gergin bekleyiş, Karabekir Paşa'nın subayları ile beraber odaya girişiyle zirveye ulaşır. Tarihimizin pek çok dönüm noktası vardır, ancak hiçbiri bu an kadar tüylerimi diken diken etmez.. Kazım Karabekir Paşa selam durur ve ağzından şu altın sözler dökülür; "Emrinizdeyim Paşam! Ben, subaylarım, erlerim, kolordum, hepimiz emrinizdeyiz!"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Seni diğerlerinden farksız yapmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada, kendin olarak kalabilmek, dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş bir başladı mı, artık hiç bitmez!” (e.e. cummings)
"Eğer yaşamınızın tanığı yoksa psikolojik olarak, can olarak, siz var olamazsınız; bedenen var olursunuz, ama psikolojik olarak var olamazsınız." (D. CÜCELOĞLU) bu argüman birebir iletişimde bulunduğumuz sosyal şartlarda hüznümüzü, mutluluğumuzu sevdiğimiz insanlarla paylaşma gereksinimimiz olarak kendini kanıtlıyor zaten. Peki sosyal medya? Sağlıklı bir insanın var oluş gereği olarak sosyal etkileşimde bulunma ihtiyacı nedeniyle ne kadar çok sosyal medya paylaşımı yaparsa o kadar yalnız mıdır? Sahte neşeler, olur olmaz hüzünler psikolojik olarak birer yok oluş çığlıkları mıdır?
Reklam
Davet
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim... (N.Hikmet)
Kaderimiz bize tercih imkanı sunar, bilinçli tercihlerimiz ise şahsiyetimizi belirler. Hiçbir insan kaldıramayacağı bir şahsiyet oluşturan tercihler yapmaz.
Baruch Spinoza
"Anlamak, sevmenin başlangıcıdır."
Yaratıldığımız eksende yaşatıldığımız kalıplarla olan savaşımızdır hayat...
Egonun içi ne kadar boşsa saygı beklentisi de o derece artar. Hiçbir yüksek şahsiyet yoktur ki insanlardan saygı dilensin ve onlar da ona o saygıyı göstermesin...
Reklam
Aşkın kökeni stockholm sendromunda yatıyor olabilir mi? Kurbanın hayatına her alanda müdahale eden şahıs, kurbanın kendisine yoğun bir empati duymasına yol açıyor bu da travmatik bağlılığı doğuruyor. Normal aşk süreci ile dışardan bakıldığı zaman mekanizmasal olarak aşırı farklı görünse de içerden hiç de öyle değil. Empati temeli ve kendisini üzen insanlara daha çok bağlılık ve muhabbet hissetme belki de aşkın kendi doğasıdır. Salt mutluluk değil tüm duyguların harmanlanması, sadistçe acı çekme, koşulsuz inanma ve güvenme de bu kavramın içinde. Kalp sadece mutlu olacağı insana değil, onu üzeceğini de sezdiği insana tutulur...
Farklı olmak, benzer olduğunun bilincine varmadan gerçekleşmez.Tüm ayrışmalar bu farkındalıktan doğar ve en farklı olan bile kendini bu benzerlik bağından koparamaz.
Başkalarının davranışlarına göre özel hisseden insan, onların samimiyetinden kuşku duymaya başladığı an aslen özel olmadığını düşünüp hayal kırıklığı yaşar. Ta ki yeniden başkası tarafından özel olduğuna inandırılana kadar... Bağımlı kişilik kabuğundan arınan kimse yoktur ki halihazırda insan olduğu için özel olduğu noktasında bir şüphe yaşayıp eziklik hissetsin...
Yaşayabilme İhtimali
"Soğuk ve şehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan..."
56 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.