Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mücahit Enes Coşkun

Mücahit Enes Coşkun
@me_coskun
Türkçe Öğretmeni
Karadeniz Teknik Üniversitesi
İstanbul
27 okur puanı
Ağustos 2022 tarihinde katıldı
Yalnızlık
“Yalnızlık, insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. Kişi, önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder.” Carl Gustav Jung
Reklam
Ey Makber!
Ey Makber! soğuk taşlarının arasından bir gül olup çıkıyorum ruhumun muttasıl sancısından heyhat ki kurtulamıyorum...
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. Martılar konuyor omuzlarıma, Gözlerin İstanbul oluyor birden. Yavuz Bülent Bakiler

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsan; "kendini" okuyabildiği bir kitaba, "kendini" seyredebildiği bir filme, "kendini" dinleyebildiği bir müziğe, "kendini" anlatan bir şiire gönlünü kaptırdığında bu dünya bir başka güzel oluyor.
İlkyaz
Ah kimselerin vakti yok Durup ince şeyleri anlamaya Gülten Akın
Reklam
Aliye izzetbegoviç'in Doğu ve Batı arasında İslam adlı kitabındaki köy ve şehir bahsinde değindikleri bakış açımı değiştirmem konusunda beni bir hayli zorladığını söyleyebilirim. (zaten okumaktan maksat bu salt inatçı bakış açısını değişime zorlamak değil mi!) Aliye şunları ifade eder yazısında: "Şehirli insanın sanatsal ve genel anlamda estetik haz duymak için daha fazla fırsatı olduğu inancı günümüzün en tuhaf yanılgılarından biridir." Halbuki köylü insan estetik hazzı ve heyecanı pek de zahmete girmeden elde edilebilir çünkü o sanatın en katışıksız, en saf hali ile karşı karşıyadır. Güneşin doğuşu ve batışı, gökyüzünün masmavi çehresi; ağacın, çiçeğin, toğrağın bakir kalmış tebessümü... Bu satırları okuyunca kendi kendime şu soruyu sordum: Bir müze duvarında asılı duran tablo karşısında dakikalarca düşünüp durmak mı yoksa kırsala inip tabiatın bize resmettiği harikulade tabloları temaşa etmek mi? Hangisi daha fazla estetik haz verecek insana? Kırsalın imkansızlıklarından yakınıyor, yoksunluğunu yaşadığımız şeylerden kaçıp varlığına inandığımız şehrin kadim söylencesine inanıyoruz. Kentlerin ortaya çıkışından bu yana onun bize bahşettiği tüm imkanların bizi her bakımdan doyuma ulaştırdığı inancı ile avunuyoruz yıllardır. Sahi kim mutlu ki şehirde yaşamaktan?
Okumaktan maksat salt inatçı bakış açısını değişime zorlamaktır. Hayatı boyunca hiç kitap okumamış insan, aynı bakış açısıyla ömür sürmüş iptidai bir insan gibidir.
"Attâr, aşkın yedi şehrinde gezdi de biz henüz bir sokağının dönemecindeyiz" (Mevlana)
"Okumayı sevmek, hayattaki can sıkıcı saatleri en güzel saatlerle değiştirmektir. Çeyrek saatlik okumanın gideremediği kederim olmamıştır." (Montesquieu)
~AŞK İLMİ HİÇBİR KİTAPTA YAZMAZ!~
"O'nun aşkının kimyasından bu kara yüzüm altın oluverdi. Evet, senin lütfunun mutluluğuyla toprak altın olur.” (Hafız Şirâzi) İnsanların arayıp durduğu bu kimya aşktır. Gerisi çer çöptür. Şimdi, azizlerim, neden bu sözü söylediler anlayacağız: “Eğer, okuduklarınız bizimkiyle aynıysa yırtıp atın kitaplarınızı! Çünkü aşk ilmi hiçbir kitapta yazmaz!” "Altın ve Bakır"
Reklam
"İnsan her gün bir parça müzik dinlemeli, iyi bir şiir okumalı, güzel bir tablo görmeli ve mümkünse birkaç mantıklı cümle söylemelidir." Goethe