Tam bir Servet-i Fünun dönemi eseriydi. Buhran, aşk, acı, elem, hüzün... Tüm bunlar karakterlerin konuşmalarında, birbirlerinde kendi ruhlarını gördüklerinde apaçık ortadaydı. Sevdim, fakat son okuduğum kitaplarda erkekler hep epey bir kadınla gönül eğlendirdikten sonra esaslı, bir duruşu ve ruhu olan bir kadına aşık oluyorlar. Yani illa böyle mi olmalı arkadaşlar... Neyse, fıtrat(!) deyip geçelim yoksa uzar gider. Nevber'e hafiften gıcık oldum. Ah be Sermet, ah be Macit... İkisi de devamlı okuyan, vizyonu geniş, eğitimli ve kültürlü insanlar olunca artık yaşamın gündelik zevkleri onları celp etmiyor, roman depresyon ve bunalım temalı ilerliyor. Aşkın ferdasının bir gün bitecek olduğunu bile bile yaşamaları... Kendimi bulduğum romanlardan biriydi. Tavsiye ediyorum. İyi okumalarr.