Paşa, tam dışarı adımını atmıştı ki unuttuğu bir şeyi yeniden hatırlamış gibi geriye döndü. Gözlerini İspirizade'nin üstüne çevirerek konuşmaya başladı: "Medrese ehlinin siyaseti meslek edinmesi vahim neticeler doğurur. Sultan IV. Mehmet döneminde Kadızadeli vaizler de buna yeltenmiş, halkı devlete karşı tahrik etmişlerdi. Sonuç ne oldu? Köprülü Mehmet Paşa çıktı, hepsini bir gecede İstanbul sokaklarından kazıyıp attı. Gemilere doldurup, kimini Kıbrıs'a, kimini Sakız'a, kimilerini de adı bilinmedik adalara sürdü. Olan, o saf ve masum medrese talebelerine oldu!.."
Sayfa 257 - Martı YayınlarıKitabı okuyor
Nihal Atsız ile Bedriye Atsız'ın ikinci oğulları Buğra'nın doğumu da aynı yıldır: 14 Temmuz 1946. Askerî Yargıtay tarafından İstanbul İkinci Sıkıyönetim Mahkemesi'ne aktarılmış olan Irkçılık Turancılık Davası, 05 Ağustos 1946'da yeniden başladı. Mahkeme heyeti, Tuğgeneral Yaşar Yenici, askerî üye Tuğbay Ömer Köprülü ve duruşma hâkimi Albay Şevki Mutlugil'den oluşuyordu. Savcılık makamında askerî adlî hâkim Mehmet Ünüulu vardı. Diğer bazı sanıklarla birlikte Atsız'ın duruşması 26 Ağustos 1946 tarihinde yapıldı (Cumhuriyet gazetesi, 27 Ağustos 1946, Akgöz 2016 159-160'tan).
Reklam
Moğol istilası gibi bütün yürk âlemini sarsan büyük tarihi vakaların, birtakım tarihi mahiyette halk destanları vücuda getirdiği söylemiştik. Hakikaten, bu çok büyük tarihi hadise neticesinde, bir taraftan Moğollar arasında yuan- çav- mişi gibi mühim tarihi destanlar vücuda geldiği gibi , Cengiz vakasından en fazla müteessir olan ve sonradan daha yüzyıllarca cengiz sülalesi tarafından- veya onların namına- idare edilen " Orta Türkler" arasında da Cengizname adlı tanınmış destan meydana gelmiştir.
Bütün Türk edebiyatını terazinin bir kefesine , Dede Korkut'u diğer kefesine koysanız yine de Dede Korkut ağır basacaktır. (Ord.Prof. Mehmet Fuat Köprülü)
Sayfa 219 - Kum SaatiKitabı okudu
Yeni Bir Tarih Paradigması ve Ömer Lütfi Barkan adlı bölümden
Barkan'ın kuşağı , fikirleri İmparatorluk ile Cumhuriyet arasında şekillenmiş bir kuşaktır. Özellikle 1900'lü yılların başında doğan bir grup akademisyen ve aydının görüşlerine bu gerçek yansımıştır . Bu kuşak içinde yer alıp Barkan dışında ilk akla gelenler arasında Mükrimin Halil Yinanç , A. Süheyl Ünver , Ekrem Hakkı Ayverdi , Faik Reşit Unat , Abdülbaki Gölpınarlı , R. Oğuz Arık , S. Nüzhet Ergun , Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu , Ahmet Hamdi Tanpınar , Hilmi Ziya Ülken , Hasan Ali Yücel ve Orhan Şaik Gökyay gibi isimleri zikretmek mümkündür . Bu grubu 1910'lu yıllarda doğan Sabri Ülgener , Niyazi Berkes , Mümtaz Turhan , Nurettin Topçu , Kemal Tahir ve Behice Boran gibi isimlerin öne çıktığı ikinci bir grup takip etmiştir . Bu noktada , adı geçen ve çoğu akademisyen olan bu aydın grubunun etkilendikleri ve destek aldıkları başka bir gruptan da söz et- mek gerekir . Bunlar arasında Ziya Gökalp , Bursalı Mehmet Tahir , Ali Emiri , İsmail Saib Sencer , İbnülemin Mahmut Kemal İnan , Muallim Cevdet İnançalp , Osman Nuri Ergin , Yahya Kemal Beyatlı ve Fuad Köprülü ' yü öncelikle zikretmek gerekir. Gerçekten bu insanlar belli bir etkileşim çerçevesi içinde çok ciddi bir fedakârlıkla çalıştılar ve çok şey ürettiler . Kimi Türk tarihini , kimi Türk düşüncesini , kimi Türk edebiyatını inceleyerek eserlerini ortaya çıkardılar . Aralarında siyaseti tercih edenler de oldu . Ama neticede hepsinin ortak çabası Türkiye'nin meselelerini omuzlama ortak paydasında buluştu .
Sayfa 38 - Doğu-Batı YayınlarıKitabı yarım bıraktı
“Modern Türk kültür tarihçiliği, Ziya Gökalp’in güçlü etkisi altında Mehmet Fuat Köprülü (1890-1966) ile başlar. (…) Köprülü, Osmanlı-Türk ilmini bilim dünyasında ilk defa hakkıyla temsil eden ve Avrupa’da ilim pâyelerine lâyık görülen ilk Türk bilim adamlarındandır.”
Sayfa 11 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Kanuni’nin son zamanlarından Köprülü Mehmet Paşa’nın ölümüne kadar (1660) devlet büyük bir buhran devri geçirmiştir. … 1632 tarihine doğru Koçi Bey şöyle yazıyordu: “1005 (1597) tarihinden beri cem’an memalik-i İslamiyeden on dokuz eyalet yer elden gitti. Baki kalan memleketlerin dahi zalememiz yakıp reâya ve berâyâ perişan oldu. Bu musibet ne musibettir?
Sayfa 39 - Dördüncü devir (1571-1699): büyük buhran ve kalkınma mücadelesiKitabı okudu
Mehmet Fuad Köprülü (1890-1966) Henüz 20'li yaşlarındayken kendisiyle yapılan bir görüşmenin metninde, kütüphanesindeki "sayısız kitaplar, edebiyata, tenkide, şark ilimlerine, içtimai­ yata (. ..) felsefe dallarına ait kalın (. ..) ciltler"in kala­ balığında tasvir ediliyordu Fuad Köprülü.
Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut'u öbür gözüne koysanız, Dede Korkut ağır basar. Mehmet Fuat Köprülü.
Sayfa 107Kitabı okudu
17. yüzyılda, klasik dönem kanunlarına göre, islahata girişip idamlardan çekinmeyen sahibü’s seyf tipinde radikal ıslahatçılar, Kuyucu Murat Paşa ve Köprülü Mehmet paşadır. II.Osman, islahatı planlamış, fakat bu uğurda hayatını kaybetmiştir. … Murat Paşa Devleti kalkındırmak için sert önlemleri almaktan çekinmeyen bir islahatçı idi. Katip Çelebi’nin ifadesiyle sahibü’s seyf (asıp kesen, diktatör) bir devlet adamıydı.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Nihal Atsız
Sonradan ırkç Turancı görüşleriyle Türk milliyetçiliğinin bir numaralı ismi haline gelen Nihal Atsız, Atsız Mecmua'yı 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932'ye kadar yayımladı. Dergide Mehmet Fuad Köprülü, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan gibi ünlü edebiyatçı ve tarihçiler yazdı.
Sayfa 87 - DESTEK YayınlarıKitabı okudu
Köprülü Mehmet Paşa devlet işlerinin mutlak biçimde kendi yetkisi altına aldıktan sonra, saray (Harem) ve asker ocaklarının kontrolüne son verilmişti. Kara Mustafa zamanında bu durum, 1676 Kanunnâmesinde kesin ifadesini bulmuştur. Veziriazamın devlet ve halk üzerinde padişah vekili olarak mutlak egemen makamı temsil ettiği şöyle ifade olunmuştur: vezirler, valiler ve tüm ulema, kadılar, meşayih, seyyidler, ayan, asker ocakları, reaya ve beratlı kişiler, tüccarlar, büyük küçük, zengin fakir vs. özetle ileri gelenler ve avam tüm halk, sadrazam olanların sözü bizzat padişahın ağzından çıkmış gibi onun emrine uymak zorundadırlar. Bu ifade, Köprülüler döneminde devlet idaresindeki kökten değişikliği yansıtır.
Sayfa 120 - İslahat layihaları/girişKitabı okudu
Fazıl Ahmet paşa (Vezirazamlığı 1661-1676) devletin karşılaştığı iki önemli sorunu, Erdel ve Girit sorunlarını bir sonuca eriştirmiş bulunuyordu. Genç padişah IV.Mehmet’in ve valide Turhan’ın tam desteğiyle idareye, babası Köprülü Mehmet paşa gibi mutlak bir otorite ile ele alan, maliyeyi ve orduyu hükümetin kontrolü altına sokan Fazıl Ahmet paşanın karşılaştığı bir diğer sorun ise Ukrayna’da Lehistan, Rusya’ya karşı da kazak sorunuydu. Kazakların başına geçen Hetman Doronszenko, Osmanlı himayesini kabul etmiş ve sultan ile beraber Ukrayna’ya hareket etmiş bulunuyordu. Lehistan’a düzenlenen bu sefer, Podolya eyaletinin merkezi Kameniçe’nın kuşatılması ve teslim alınması ile sonuçlanmıştır. Lehistan, Osmanlı sultanlarına haraç vermeyi ve Podolya’yı terk etmeyi kabul etmişti (18 Ekim 1672 Bucaş antlaşması). Bu antlaşmanın esas maddeleri Lehistan Meclisi tarafından reddedilmiştir. Bunun üzerine Osmanlı devleti, yeniden Lehistan seferine çıkmak zorunda kalmıştır.
Sayfa 105 - Köprülü Fazıl Ahmet paşaKitabı okudu
Yeryüzündeki medeni lisanlar arasındaki edebiyatının tarihi şimdiye kadar en meçhul kalan türkçedir.
266 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.