Kırklı yıllardaki sol muhalefetin “kim”liğini, karşıtını ve
yaşadığı yeri tanımlarken kullandığı hemen her şey
Markopaşa’nın malzemesidir. Aynı malzemenin basındaki polemiklerin
çerçevesini de oluşturuyor olması, gazetenin bir başka avantajıdır.
Markopaşa’nın başlangıcında neredeyse Türkiye Sosyalist Partisi
yayını işlevini
Rıfat Ilgaz hakkında yazılmış güzel bir biyografi kitabı olarak hafızamda kalan yıllar önce okuduğum bir kitap. Tekrar okumak gerek. Hatta yazarın Rıfat Ilgaz hakkında yazdığı diğer iki kitabıyla beraber. Ustayı tanımak için güzel bir biyografi çalışması.
Kitabın tanıtımından;
"Rıfat Ilgaz´lı Yıllar, "Edebiyatımızın Koca
Recep peker zaman-ı saderetinde,her nasılsa yolu bir yetim okuluna düşmüş.Tertip edilen törende,yetim öğrenciler adına konuşan çocuk,
-Sayın başbakanımız ,biz yetimlerin dertlerini unuttunuz der. Recep peker hemen şu cevabı verir :
-Bu memlekette yetim yoktur.Vatan anamız bizde babanız. Biraz sonra bir köylü arkadaşına Recep pekeri göstererek:
-İşte dedi anamızı ağlatan adam
İki kamçı bir kuyruk
Herkes başına uyruk
Kim diyebilir ki bu memlekette demokrasi yok?
Kim diyebilirki bu memlekette hürriyet yok?
Bu muhakkak satılmıştır!
Kim diyebilirki bu memlekette gayri kanun işler yapılıyor
Bu muhakkak ajandır.
Öyle ya senelerden neri tonlarca demokrasi kilometrelerce hürriyet karış karış yeni zihniyet boşunamı ithal edildi
Ne gün fırsat bulursa o gün çıkar. Çıktıgı gün 8 ile 9 arasında satılır. 9da toplamaya başlanır. Türkiyedeki demokrasinin ve basın hürriyetinin miyarı olan işte böyle bir acayip siyasi mizah gazetesidir
"Belki de bugünlere geldiğimiz noktanın mihenk taşıdır 1946-50'li yıllar... Rejimin baskısı altında muhalefet yapabilmek ancak mizah dergileriyle olabiliyordu. Sorunları ortaya koyabilme açısından 'Markopaşacılar' önemli bir görev yapmışlardır. Muhalefetin olmadığı yerde aydının, işçinin ve halkın sözcüsü olmuşlardır ... "
Yalçın Bayer, Hürriyet, 04.11.2001
"Ne zaman başladı çöküşümüz? 1945'ten sonra, ne zamanki ABD yardımını seve seve aldığımız günden beri. (...) Alın, okuyun Markopaşa Gerçeği'ni... Yarım yüzyıl öncesinin kirli aynasından gerçek yüzünüzü görün...
Oktay Akbal, Cumhuriyet, 08.11.2001
"Ne yazılıyordu Markopaşa'da? Kitapta önemli yazıların tümü bulunuyor. Benim inancıma göre günümüzde yazılanların onda, yüzde, binde değil, belki milyonda biri..."
Yalçın Pekşen, Akşam Online, 16.11.2001
"Geçen yaz kitap henüz çıkmamışken sözünü etmiştik... Mehmet Saydur'un 'Markopaşa Gerçeği' yayınlandıktan sonra ise söz etmeye fırsat olmadı... Belki de kalıcı bir eser olduğu için... Saydur (...) bir döneme damgasını vuran siyasi gülmece dergisi Markopaşa'nın öyküsünü büyük bir titizlikle hazırlamış; dergi kapatıldıkça yerini alan
öteki 'paşa' ve 'baba'larla ortaya bir belgesel çıkartmış. Hem öyle bir belgesel ki sanki bugünü yansıtıyor...
Deniz Som, Cumhuriyet, 18.11.2001