“ Güzeller güzeli hanımım, sorarım size, aradığınız nedir bu çocukta?”
“Ne olmuş?”
“ Demekteyim ki, sizin gibi soylu, zengin ve güzel bir kadının daha iyi insanlara layık olduğu hakikati yazılı olmayan bir kaidedir.”
Büyüklerin ellerinden
Küçüklerin gözlerinden
Suriye’nin toprağından
Bosna’nın bayrağından
Ebu Zer’in yalnızlığından
Bilal-i Habeşi’nin ilk ezanından
Tarık bin Ziyad’ın kılıcından
Filistinli Cafer’in haykırışından
Gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…
İyi bayramlar meleklerin şehri Gazze.
İyi bayramlar utancımız, açlığımız Afrika.
İyi bayramlar Ömer Muhtar’ın soylu çocukları.
İyi bayramlar acının, ölümün başkenti Hama.
İyi bayramlar Recep onbaşı, Salih uzman, er Mehmet.
İyi bayramlar kırılganlıklar, üzüntüler
İyi bayramlar ey Hüzün…
galiba biz sonu gelmiş kavramlara sığındık bu kavgada. dünyayı değiştirecektik ama değiştirmeye çalıştığımız dünyanın ne denli değiştiğini anlayamadık. oysa artık kimsenin kahramanlara aldırdığı yok. kahramanların sonu geldi, soyları tükendi. belkemiğine bir sopa ve işin bitik.. yoksa biz kavganın soylu bir kavga olduğunu düşünürken mi yanlış yaptık?
öyle ya, eğer kahramanlar yoksa bir savaş soylu sayılır mı?
sen hiç kahramanı olmayan dövüş hatırlıyor musun?