İnsan tanım olarak her varlıkta görülebileceği gibi bir anlamla ya da kelimelerle ifade edilebilen bir yapıya sahip olsa da acaba bunca tanımlamalar içerisinde kendini bulabilir mi? Düşünen, hisseden ve bir nefesle varolabilen bir varlık olarak tanımlamak istersek yazacağımız üç kelimenin birinin eksikliğinde bile bir anlam ifade edemiyor olurduk.
...tabiatın hiçbir zaman, hiçbir durumda bize tabi olmadığını, onu hayalimizde kurduğumuz gibi değil, gerçekte olduğu gibi kabul etmemiz gerektiğini asla akıldan çıkarmamalıyız...
Osmanlı Yemen'de 1538'de bir kale fethetti ama Osmanlıya Sarıklı Kafir diyen yerel Zeydi Aşiretleriyle 400 sene savaştı yine de dayattığı Halifeliğini kabul ettiremedi
Bir milyon Anadolu çocuğu Yemen çöllerinde gömüldü gitti!
Bu oğlanlar hala Sultan diye zikir çekiyor metroda!
1058'de Bağdat'a giren Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, halifenin siyasi yetkilerini elinden almış, halifeyi sadece dinsel işlerden sorumlu hale getirmişti. Tuğrul Bey böylece çok erken bir tarihte din ile siyaseti birbirinden ayırmıştı.
İstediğiniz kadar İslam sevgi, şefkat, merhamet, eşitlik ve adalet dini deyin pratik, yaşamda bunun örnekleri yoksa bu durumun gerçekliğine hiç kimseyi ikna edemezsiniz. Sayın samimi Müslümanlar! Aynaya bakın! ABD veya İngiltereyi suçlayacağınıza aynaya bakın..
3-Kabul edelim ki biz millet olarak İslamı da bilmiyoruz, Osmanlı'yı da, belki bu yüzden de Cumhuriyetin getirdiği faziletlerin farkında değiliz ve O'na din adına veya Osmanlı adına düşman oluyoruz. Oysa bu düpedüz bizim cehaletimizden kaynaklanmaktadır.
Anadolu da binlerce yılda biriken Türk Nüfusunu, Osmanlı geliştirdiği bir politikayla bozdu!
Türkmen ve Oğuz Boylarını İstanbul'a sokmadığı gibi haritada yerini bilmediği Balkanlara dağıtıp İstanbul'a Yahudi taşımıştı.
Atatürk T.C. yi kurana kadar İstanbul'a Türk girişi yasak
YAZIMIZ MÜSVETTE AŞAMASINDADIR.