Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

M E H T A P

M E H T A P
@mehtapkrsi
live while you live!
Sevmek, zorlama olmadan sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir.
Reklam
Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil. Bir şeyin "içinde olmaktır" , bir şeye "kapılmak" değil. En genel biçimi ile sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
Sadist kişi, kendi yalnızlık ve hapsolmuşluk duygularından bir başka kişiyi kendi parçası haline getirerek kurtulmak ister. Kendisine tapan bir başka kişi sayesinde kendini yüceltip abartır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Eşitlik, hiç kimsenin bir başkasının amacına araç olmaması anlamını taşır. Bu, tüm insanların birbirleri için araç değil amaç, sadece amaç oldukları zaman herkesin eşit olacağı anlamına gelir.
Demokrasilerde toplum dışı kalmak mümkündür. Gerçek yaşamda da rastlanmayan bir durum değildir bu. Baskıcı sistemlerde ise ancak birkaç olağanüstü kahraman ve fedai itaat etmeyi reddedebilir.
Reklam
Cinsel boşalım peşinde koşma, tek başınalığın verdiği huzursuzluktan kurtulmak için umutsuz bir uğraş içinde sevgi bulunmayan bir cinsel birleşme iki insan arasındaki uçurumu kısa bir süre için kapatsa bile tümüyle yok edemez.
Bebekte "BEN"lik henüz çok az gelişmiştir. O, hâlâ kendisini annesiyle bütün hisseder. Anne var olduğu sürece ayrı olma duygusuna kapılmaz. Bebeğin yalnızlık duygusu, annesinin göğüsleri, teni gibi annenin nesnel varlığı ile giderilir. Çocuğun yalnızlık ve etkinlik duyguları biraz gelişince, annenin fiziki varlığı artık yetersiz kalır ve böylece yalnızlığı başka yollarla alt etme gereksinimi doğar.
Sevgi ile bütünleşmeden, insanın ayrılığını fark etmesi utancın kaynağıdır. Bu, aynı zamanda suçluluğun ve huzursuzluğun da kaynağıdır.
Kadın ve erkek kendilerinin ve birbirlerinin farkına vardıktan sonra, ayrı oluşlarını ve farklılıklarını göz önüne alarak farklı cinsiyetten olduklarının bilincine vardılar. Fakat birbirlerinden ayrı olduklarını anladıkları zaman henüz birbirlerine yabancıydılar. Çünkü henüz birbirlerini sevmeyi öğrenmemişlerdi. (Adem'in Havva'yı savunacağı yerde, suçu ona atarak kendini savunması bunu açıkça göstermektedir.)
Sadece geçmişe ilişkin kesinlik vardır. Geleceğe ilişkin çok uzaklardaki ölümden başka kesin olan bir şey yoktur.
Reklam
İnsanların varoluşunun temelindeki gerçek, hayvanlar aleminden, içgüdüsel adaptasyondan çıkarak -hiçbir zaman terk etmediği, bir parçası olduğu- doğaya egemen oluşundadır. O duanın bir parçasıdır ama kopmuştur ondan, geri dönmesi olanaksızdır artık. Bir kez kovulmuştur cennetten ki doğa ile bütünleşmesinin ilk ifadesidir bu. Dönmeye yeltenirse eğer, melekler ateş saçan kılıçlarıyla yolunu kesecektir. İnsan ancak aklını kullanarak, bir daha elde edememek üzere yitirdiği insanlık öncesi uyumun yerine yeni, insanca bir uyum koyarak ilerleyebilir.
Başarı, itibar, para, güç, hemen hemen tüm enerjimizi bunları nasıl elde edeceğimizi öğrenmeye harcarız. Sevmeyi öğrenmeye ise verecek hiçbir şeyimiz kalmaz.
Çağdaş insanın mutluluğunun temelini mağaza vitrinlerine bakmak, dilediği bir şeyi peşin ya da taksitle almak oluşturuyor.
İnsanlar sevgiye açlar; mutlu ya da mutsuz biten sayısız aşk hikayesi izlerler, yüzlerce saçma aşk şarkısı dinlerler. Buna rağmen, pek azı sevgiye ilişkin bir şeyler öğrenmenin gerekli olduğunu düşünür.
Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şey anlatamaz. Hiçbir şey anlamayan, değersizdir. Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür... Bir şeyin aslında ne kadar bilgi varsa, sevgi de o kadar büyük olur... Tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşünen kişi, üzümlere ilişkin bir şey bilmiyor demektir. ~PARACELSUS
376 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.