İnsanoğlundaki bu sefaletin dürtüsel nedenle- ri, Tanrı'nın suretinden mahrum kalmanın ya da kutsallığın kaybedilmesinin, ölüm ve hastalık se- beplerinin, tüm geçici ve daimi cezaların başlangıcı Adem babamızın, Şeytan'ın dürtmesi ve cezbetmesi ile yasak elmayı yiyerek girdiği günahtır
Quantum mutatus ab il- lo?(103 ) İlk yaratıldığı kutsanmış ve mutlu halinden ne kadar farklı! Şimdi ise sefil ve lanetli. "Ekmeğini keder içinde yiyecektir," ölüme, her türlü hastalığa ve belaya mahkûm olacaktır. "Her insan zorlu sıkıntılar çeker, Ademoğulları ağır bir boyunduruk altındadır. Analarının rahminden doğdukları günden her şeyin temeline dönecekleri güne dek bu iş böyledir. Öleceği günü düşünen insan dehşete kapılır. (103) (Lat.) Bu kadar değişti mi?
Reklam
Difficile est Satyram non scriber:(95) çünkü yol- dan çıkarılacak bir sürü hedef, saldırılacak birçok manevi huzursuzluk var ve bazen en iyiler bile hata yapar. Aliquando bonus dormitat Homerus. (96) Durum böyle olunca insan haddini aşabiliyor -opere in lon- go fas est obrepere somnum(97). Eğer gene kalkıp beni suçlarlarsa, son çare olarak, her söylediğimi inkâr edeceğim. Ancak, asil okuyucum, sizin iyi yürekli olduğunuzu ve beni kibarca onayladığınızı zannetmekteyim; o zaman bu umut ve güvenin verdiği teminat ile başlayalım eserimize. 95: (Lat.) “Hiciv yazmak çok zor değildir” M.Ö. 2. yüzyılda yaşamış Ro- malı hiciv ustası Juvenalden alıntıdır. " 96: Horatius'tan alıntı; (Lat.) "Bazen yüce Homeros da uykuya gerek duyar” 97 " Horatius'tan alıntı; (Lat.) "Eser uzun olunca, üzerimize uyku çökmesi doğaldır."
o kadını beklemek melankolinin anatomisi üzerine kurulmuş bir bekleyişti ve bir son öngörmüyordu.
Platon’a göre ruh, ceza olsun diye bedenin içine koyulur…
Sayfa 323Kitabı okudu
Türkler, adını is kadar kara olan meyvesinden alan (tıpkı Lakedemonia'da sıklıkla tüketilen o siyah içkiye benzer, hatta muhtemelen onun ta kendisidir) kahve diye bir içecek tüketirler (zira şarabı ağızlarına sürmezler); azar azar yudumlarlar ve dayanabilecekleri kadar sıcak içerler, bizim birahanelerimize benzeyen kahvehanelerde çokça zaman geçirirler, vakit öldürmek ve birlikte gülüp eğlenmek maksadıyla buralarda oturup kahve eşliğinde sohbet ederler, zira kahve içmenin sindirime yardımcı olduğunu ve insana zindelik verdiğini yaşayarak öğrenmişlerdir. Bazı Türkler ise bu faydaları görmek için afyona başvururlar.
Sayfa 483
Reklam
Curas edaces dissipat Evius.* *(Lat.) Şarap tanrısı, yüreği yiyip bitiren dertleri uzaklaştırır. Hor. lib. 2, od. 11.
Sayfa 477
Melankoli
Kısacası, insanlardan darbe yedikleri kadar merhamet de görürler, kimileri bunu kıskanılmaya yeğ tutarlar; buna göre, neşeli olmaktansa üzgün olmak, quam sapere et ringi, akıllı, hikmetli olup sıkıntı içinde sürünmektense akılsız ve huzurlu yaşamak, mutlu hissetmektense izdirapla dolmak çok daha iyidir: En tepedeki aşırılıktan ziyade en dipteki aşırılığı yaşamak daha münasiptir.
Sayfa 403
Fide et diffide* *(Lat.) Hem güvenin hem şüphe edin. Camerar. Emb. 55, cent. 2. Cave cui credas, vel nemini fidas. Epikharmos.
Sayfa 397
Reklam
Olsun, içiniz rahat olsun, bunların hepsi gelip geçicidir; nasıl ki bir keder başka bir kederle silinip gidiyorsa, bir duygunun yerini başka bir duygu alıyorsa, bir bulutu başka bir bulut sürükleyip götürüyorsa, bir söylentiyi de başka bir söylenti unutturur, zira kulağımıza her gün yeni bir havadis çalınıyor;
Sayfa 388
Improbitas nullo flectitur obsequio* *(Lat.) Kötülük asla kendinden ödün vermez.
Sayfa 385
vincit qui patitur* *(Lat.) Dayanan mutlaka kazanır. Apud Christianos non qui patitur, sed qui facit injuriam miser est. Leo, Ser.
Sayfa 383
Bilge Süleyman'ın dediği gibi, "Yarışı hızlı koşanlar, savaşı yiğitler, ekmeği bilgeler, serveti akıllılar, beğeniyi bilgililer kazanmaz. Ama zaman ve şans hepsinin önüne çıkar," her şey tesadüftür, hatta bazen manasız bir tesadüftür.
Sayfa 373
"Öldüğüm için neden ağlayıp sızlıyorsun? Şimdi senden daha mutlu olduğum halde neden bana zavallı diyerek acıyorsun? Nasıl bir talihsizlik gelmiş ki başıma? Senin gibi kel, kambur, yaşlı, dermansız günler yaşamadığım için mi bahtsız sayıyorsun beni? Söyle, ne kaybetmişim? Neşe dolu kahkahalardan, süslü kıyafetlerden, müziklerden, şarkılardan, danslardan, öpücüklerden, kalabalık cümbüşlerden, thalami lubentias vs, mahrum kalmışsam da ne olmuş yani? Yemek yemektense hiç açlık çekmemek çok daha iyi değil midir? Ya da susuzluğu gidermek için içmektense hiç susamamak? Isınmak için üst üste kıyafet giymektense hiç üşümemek? Senin başına dert saran hastalıklardan, sıtma nöbetlerinden, gailelerden, endişelerden, şerden, aşktan, tamahkârlıktan, nefretten, hasetten, kötülükten artık kurtulduğum için, senin ödünü koparan hırsızlardan, zalimlerden, düşmanlardan benim bundan böyle korkmama gerek kalmadığı için sevinmen lazım aslında."
Sayfa 358
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.