Aslında insan bir körebe oyununda gibi; gözleri bağlı ilerliyor hayatta. Akıbete dair bir bilgisi yok; bir adım sonunu dahi tahayyülden uzak. Sadece hisleri var; biraz ses ve biraz koku, tenini okşayan rüzgâr ve biraz da kadere teslim olmak. Hayat bu kadar.
Allah'ım.. biliyorum daha çok erken ama ziyadesiyle yorgunum. tüm yorgunluğum sana mâlumdur. senden, beni affetmeni ve kalbimi hafifletecek güzelliklerle karşılaştırmanı diliyorum.
Günler, aylar, yıllar geçiyor fakat ne çağırdığınız geliyor, ne kovduğunuz gidiyor. Dere kenarındaki söğüt ağacı misali bekliyorsunuz. Söğüdün çürüğü özünden olurmuş, yar için ağlayan da gözünden olurmuş. Sen ağlamasını da bilmiyorsun üstelik. Zamanla söğüt ağacı gibi içten içe çürüdüğünün farkına varıyorsun.