Merhaba Arkadaşlar ..
Benim dikkatimi çeken ve rahatsız olduğum bazı konular var bunları naçizane sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu belirteyim burada bulunma amacım *takip meselesi değil .Tanıdığım pek kimse yok ve birbirimizi takip ettiğimizde borsalarda bir değişme olmayacak yani bu takip etme olayı çok da önemli bir mevzu değil benim
Çok hızlı uyumak istiyorum
Sonsuzluğa nefes almak
Aşağı düşmek istiyorum o kenardan
Sadece biraz tatmin olmak
Aşık olmak istiyorum bugünlerde
Son gibi yaşamak dünyayı
Bulmak istiyorum kanımdaki kırmızıyı
Ve Haziran olmadan kaçmak
Bırakmak istiyorum bu ıslak dünyayı
Romantik zihinlere terk edip
Durmak istiyorum bu günlerde
Bir kaç hap
İnsan dünyaya bir başına gelir ve yine aynı şekilde bir başına gerisin geriye gider, kökten gerçekliği içerisinde insanlar arasında yalnızdır. Ancak diğer insanlara “maruz” kaldıkça evrimleşip, dillenmeleri çokça mümkündür. Buradaki tek etken ise “maruz kalmaktır.”
Şöyle bir geriye doğru yol aldığımız zaman daha çiftçiler peyda olmamış toprak
Nazan Bekiroğlu’nun Yusuf ile Züleyha’sı, adı Yusuf ile anılacak Züleyha’nın romanı, Züleyha’nın kaderi, Züleyha’nın güzelliği, Züleyha’nın yitirmesi ve Züleyha’nın buluvermesi. Nazan Bekiroğlu’nun dili kavruk yaz göğünün altında kıpraşan, buz gibi suyun berraklığı, davetkarlığı. Bu kitap, en güzel kıssanın, en güzel dile, apak anadile, canım
“Ne seninle ne de sensiz.” cümlesi üzerine satırlarca okumuş, şarkılarda dinlemişizdir. İnsan ilişkilerinin çeşitli kompleksler üzerine kurulduğu düşünülünce, yakınlık kurmak da, uzaklaşmak da zordur hayatın akışında. Peki, bu denklemi açıklayan psikolojik bir terimi Freud’un ve Schopenhaur’un “Kirpi İkilemini” duyan kaç kişi vardır aramızda?
21. yüzyıldayız ve sınırlamalar aşılmak için var. Sevgi dolu ebeveynleri, ağır engelli çocuklar için tasarlanmış bir kamp bulur. Okuyucu düşünüyor, gerçekten... yani bu bebek bakıcılığı türü bir durum mu? Ah hayır hayır hayır, okumaya devam edin.. Melody, önümüzdeki hafta evinin güvenliğinden iki saatlik yolculuğu yapmaya hazırlanırken heyecanlı
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Derdi veren Tanrı, dermanını da verirmiş. Yazı ve tura gibi. Biri olmadan, diğerini alamıyorsunuz. Böyle bir şarkı yok muydu? Durdu ve bir melodi mırıldanmaya başladı.
YARIBEYAZ ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE BİR ŞİİR
Kimsiniz siz, beni dinliyorsunuz böyle, siz kimsiniz
de kendinizi dinliyorsunuz? Beyaz mısınız
siyah mı, ya da var mı bunun bir kıymet-i
harbiyesi? Parmaklarını müzik olmadan
sallayabilir misin, kafanızda dönüp duran o vahşi maymunları
saymazsak eğer, sarsılabilir misin, bir melodi olmadan,
kendine
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler
_Tanrı, ilk masondur. Masonlar
_Orospu çocuğu. Marques de Sade
_Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson
_Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Hiç söylenmemiş bakir sözlerden uzanır bir gölge
Geceye sımsıkı sarılmış şarkısı içinde
Kulaklarına güzel bir melodi çalınır uzaklardan
Güzelliğe yakılan her debdebeli nağme
Soğuk bir ürperti gibi geçer giderdi arkandan
İçine bir şey doğar
Ya da içinde birşeyler ölürdü
Bu kez doğmadı
Hani sanki beni içerden içeri astılar
Hani sanki beni içerden
Öksüzlere yapılan ninnilerde bir kez daha hatırlarız yalnızlığımızın nasıl bir sonsuzluk olduğunu...
Boşluğa bırakılan bir emanetiz aslında, en kalabalık yanımız bazen bir melodi, bir cümle, bir şiir olur.
Gidenlerimiz gitme zamanını bizim hazır olunmuşluğumuza göre belirleyebilselerdi asla gitmezlerdi. Bizi bu dünyaya emanet etmekten uçuklayan dudaklarında asılı kaldık onlara varana dek.
Eyy ozanlar, eyy şairler ...
Haydi şimdi anlatın da bir daha çizilsin içimiz, haydi söyleyinde bir ağıtta daha boğulup nefessiz kalalım. İnsan olmayı öğretirken öksüz kalınca, kahır ve sitemden geçen yollarda nasıl yürüyeceğimi öğretmeye vaktin olmadan gittin annem.
Acemi bir yalnızım şimdi.
Acemi bir anneyim.
Bu kafa ile bırakılır mı insan.
Bu ruha senden çok şey eklesem, kalbini bana takarlar mı yeniden.
Sonay Karasu
Çok seviyorum seni
Öyle çok ki
Kuşlar ötüşleriyle melodi tutuyor bize
Bütün çiçekler ay çiçeği sanıyor kendini
Güneşi bizmişiz gibi bize bakıyor yüzleri
Oksijen tanecikleri bir bütün olan ciğerimize girmek için yarışıyor
Gözlerimi sana bakmaktan alamıyorum
Baktıkça yanıyorlar parıltından
Ama bi an olsun bırakmıyorum sana bakmayı
Dudaklarından bir sözcük salınıverse
Ah tutamazsam bana aşk olsun
Kokunu, olur da hasta olup duyamazsam
Burnumla bozuşuruz
Aşkı tattım bir kere dudaklarında, teninde
Biliyorum artık midemdeki kelebekleri
Biliyorum artık sen olmadan atmayan kalbimi
Biliyorum artık sensiz hiç olan beni
Neyse ki sen benden hiç gitmiyorsun sevgilim
Benden hiç geçmiyorsun
Seni düşünmediğim an
Sensiz olan tek bi hayalim
Kısaca seni sevmediğim tek an yok sevgilim
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu
_Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder.
******
_Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven