Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Menocchio'nun cevabından, peynir ve kurtların sürekli tekrarının, yalnızca açıklayıcı bir benzetme olarak kullanıldığı ortaya çıkıyordu. O herkesin bildiği, bozulan peynirde kurtçukların ortaya çıkışını, ilk ve en mükemmeli melekler olan yaşayan şeylerin-kaostan, o "büyük ve ham" maddeden, tanrısal bir müdahale olmaksızın doğuşunu açıklamak için kullanıyordu. Kaos ayrıntılı olarak tanımlanmayan "en kutsal haşmetliden" önce de vardı, kaostan ilk canlılar -yani melekler ve aralarında en büyüğü olan Tanrı- "doğanın üretimiyle" kendiliğinden türemişlerdi. Menocchio'nun evren kuramı temel olarak maddeciydi - ve tarafgir bir biçimde bilimseldi.
Menocchio'nun okuma biçimi açıkça görülüyor ki tek taraflı ve keyfiydi - sanki zaten iyice kökleşmiş fikir ve yargılarını bir kez daha onaylatmak için okuyor gibiydi.
Reklam
metinden çok, onun okuma biçimi önemlidir, bilinçsiz olarak kendisiyle basılı kâğıt arasına koyduğu perde; bazı kelimeleri öne çıkartırken bazılarını karanlıkta bırakan, bir kelime. nin anlamını, bağlamından kopararak çekip uzatan, hafızasını etki- leyen ve metnin asıl kelimelerini çarpıtan bir filtre. Ve bu perde, okuma biçiminin bu anahtarı, sürekli olarak bizi basılı kâğıtta ifade edilen kültürden çok daha farklı bir kültüre -sözlü geleneğe dayalı başka bir kültüre- sürükler. Bu, Menocchio için kitabın rasgele bir şey ya da bir bahane ol- duğunu göstermez. Göreceğimiz gibi, kendisi, en azından bir kitabın onu derinden etkilediğini, sarsıcı iddialarıyla yeni fikirlere ka- pılmasını sağladığını söylemekteydi. Menocchio'nun önce kendisi, sonra hemşerileri ve sonunda da yargıçlar için "kafasından çıkan... fikirleri" oluşturmasını sağlayan, basılı kâğıtla, Menocchio' nun kendisinde cisim bulan sözlü kültürün çarpışmasıydı.
Daha önce, Menocchio'nun tuhaf evren kuramıyla karşılaştığımızda, piskopos vekilinin yaptığı gibi biz de bir an durup bunun deli saçması olup olmadığını düşünmüştük. Bu varsayımı bir kenara ittikten sonra, Kilise tasavvuruna baktığımızda, bu kez de Menocchio'nun bir Anabaptist olup olmadığını kendi kendimize sormuştuk. Bu düşünceden de vazgeçince Menocchio'nun Reform'la ilişkisi sorunuyla karşılaşmıştık. Menocchio kendisini "Lutherci" bir kurban olarak görüyordu. Ama, Menocchio'nun fikirlerini ve inançlarını, Reform hareketinin doğuşuyla ortaya çıkmış (ama on- dan bağımsız), kökleri derine inen bir köylü köktenciliğine bağlama çabası da mahkeme kayıtlarına dayanarak oluşturduğumuz kitap listesiyle açık bir biçimde çelişiyor. Okuyup yazmasını bilen, bu kadar alışılmadık bir 16. yüzyıl değirmencisini ne oranda tipik ola- rak ele alabiliriz? Neyin tipik örneği olabilir? Menocchio, fikirleri- nin kaynağı olarak bizzat kendisi bir dizi basılı kitap öne sürdüğü- ne göre, köylü kültürünün bir akımının değil elbette. Labirentin duvarlarına çarpa çarpa, sonunda yine başlangıç noktamıza dönmüş olduk. Neredeyse döndük, demeli. Menocchio'nun hangi kitapları okuduğunu gördük. Ama onları nasıl okumuştu?
Bu tür vaazın sapkın yönünden kuşku duymamak mümkün değildi - özellikle Menocchio o ayrıksı evren kuramını açıklayınca. Bu kuramın karmaşık bir yankısı Engizisyon'a ulaştı: "Ben dedim ki, fikrimce, her şey bir kaos, toprak, hava, su ve ateş birbirine karışmış, bunun içinden bir kitle biçimlenmiş tıpkı peynirin sütten yapılışı gibi ve içinde kurtlar oluşmuş, bunlar da melekler. En kutsal haşmetli bunların Tanrı ve melekler olmasını emretti, meleklerin arasında Tanrı da vardı, o da bu kitlenin içinden, aynı zamanda yaratılmıştı, o efendiydi, dört adamı vardı, Lucifer, Mihail, Cebrail ve Rafael. Lucifer krala eşit bir efendi olmak için mücadele etmeye kalktı, halbuki kralın gücü Tanrı'ya aitti, Tanrı da onu bu kibri yüzünden cezalandırarak bütün eşi dos- tuyla cennetten kovdu; sonra bu Tanrı, Adem'le Havva'yı ve kovu-lan meleklerin yerini alacak sayıda insanı yarattı. Sonra bunlar da Tanrı'nın emirlerini dinlemeyince, Oğlunu yolladı, onu da Yahudiler yakaladı ve çarmıha gerildi." Ama, Menocchio şunu da ekledi: "Ama ben hiçbir zaman onun hayvan gibi asılmaya razı geldiğini söylemedim." (Bu, Menocchio'ya karşı ileri sürülen suçlamalardan biriydi.)
28 Eylül 1583'te Menocchio, Engizisyon'a ihbar edildi. İsa hakkında "sapkınca ve çok kâfirce şeyler" söylemekle suçlanıyordu. Bu öyle sıradan bir dine küfür meselesi değildi. Menocchio görüşlerini yaymak istemiş, "onları utanmazca dogmalar haline getirip vaaz ederek" perçinlemişti; bu da durumunu çok ciddi hale getiriyordu. Ama Menocchio, kiliseyi Kutsal Ruh'un yönettiğine inanmadığını sık sık söyler, "Papazlar kendi keyiflerine bakarken bizi de susturabilmek için ellerinin altında tutmak istiyorlar," diye eklerdi; kendisine gelince, o, Tanrı'yı onlardan daha iyi biliyordu.
Reklam
Menocchio'nunki gibi bir vaka, iki büyük tarihsel olay sa- yesinde mümkün olabildi: matbaanın icadı ve Reform Ha- reketi. Matbaa, ona içinde büyüdüğü sözlü geleneği kitaplarla kar- şılaştırma ve içindeki fikir ve fantezileri ortaya çıkaracak kelime- lerle beslenme imkânı sağlamıştı. Reform ise duygularını dilediği gibi papaya, kardinallere, hükümdarlara değilse bile, köy papazına, hemşerilerine ve engizisyonculara ifade etme cesaretini vermişti.
Süregiden eski gelenekler, tedavülden kalkmış sözler, terimler; duygusal ve mantıkdışı şeyler: Bütün bunlar zihniyet tarihinin kendine özgü alanına girmekte, onu fikir tarihi ya da kültür tarihi gibi kurumlaşmış disiplinlerden (yine de bazı araştırmacılar için zihniyet tarihi öbür ikisini de kuşatmaktadır) ayırmaktadır. Menocchio vakasını yalnızca zihniyet tarihinin sınırları içinde tartışmak, onun dünya imgelemindeki güç- Jü akılcı unsuru (bunun ille de bizim akılcılığımızla özdeş olması gerekmez) azımsamak demek olur. Ama zihniyet tarihinin yöntem- lerinin izlenmesine karşı çok daha can alıcı bir başka görüş de, bunun belirleyici olarak sınıfsız bir nitelik taşıdığıdır. Bu tarih "Sezar'la en küçük rütbeli lejyoneri; Aziz Louis ile tarlalarında çalışan köylü; Kristof Kolomb ile denizcilerinden biri" arasında neyin ortak olduğunu ortaya koymayı amaçlar.
Önemli
Ne olursa olsun, kelimenin ilk anlamını saptırmadan, metnin anlamını değiştirmişti. Metinde, meleklerin ortaya çıkışı, Meryem'e doğaüstü bir hava vererek onu arkadaşlarından ayırıyordu. Ama Menocchio'nun kafasında, asıl anlamlı unsur " başka bakireler"in varlığıydı, bu da Meryem'i arladaşlarına bağlayarak ona verilen ünvanı en basit şekilde açıklıyordu Böylece, aslında bir ayrıntı olan şey, temel konu haline gelerek, genel anlamı değiştiriyordu.
Sayfa 68
123 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.