128 syf.
·
Puan vermedi
"Ey kalbim! Ben seni kaybettim."
Kitabı her elime aldığımda kapağına bakıp gülümsedim. "Allah'a dönüş"... Dönüş yolunda adımlarımı hızlandıran, yolumdaki dikenleri gül görerek değil de dikenlerin acısını nasıl dindireceğimi öğreten bir kitaptı. Trende okuyup bitirdiğim bu eser hiç bitmesin istedim. Her durakta inmeye yaklaştığım için biraz daha seri okudum satırları ancak sindirmem gerektiğini hissedip sık sık yavaşladım. Allah'a dönmek... Öz'e dönmek. İçimizdeki imanı öyle bir beslemek ki dünyanın çirkinleşmesi gözümüzde ve ahiret aşkıyla yanıp tutuşması kalbimizin... Kibir, haset, riya vb. duygulardan eser kalmasın diye gayret etmek... Kimsenin gayretini boşa çıkarmaz Rabbim... Rabbim bizi ihlaslı kullarından eylesin. Rabbim kalbimizi buldursun.. Dili sadeleştirilmişti. Yalındı ama öz'dü... Bildiklerimizi hatırlamak gerekir bazen. -bazen değil çok kez...- Okumanızı tavsiye ederim. Kitap bitince daha iyi bir Müslüman olmak isteyeceğinize eminim. Hayırla kalın...
Allah'a Dönüş
Allah'a DönüşHaris El Muhasibi · Sufi Kitap · 2019594 okunma
Reklam
63 syf.
8/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
"İnsan yığınının içinde kapana kısılmış gibi hissediyordum.."
Kendini bulma yolculuğu... Dünyanın pek çok zevkini(!) tatmış, zengin, elit ama bir o kadar da umutsuz ve karamsar bir adamın içindeki asl'ı bulmaya çalışmasını anlatıyor kitap. Aslında bulmak için bir çaba sarf etmiyor. Dibe vurmanın, ölümü cazip bulmanın ardından bir noktada hakikî mutluluğu keşfedip kendini buluyor karakter. Yaşamı anlamlı kılmanın insanları mutlu etmekten geçtiği kanısına varıyor -katılıyorum-. Geçici zevkler(!) insana kısa süreli haz verir. Gerçek hazza ulaşmanın kaynağı kalptir. Kalp insanın özüdür ve yaşama tutunabilmek için özü beslemek gerekir. Birinin tebessümüne vesile olmak, derdine çare aramak, yanında olmak ve daha nicesi... Para mutluluk getirebilir ama her zengin mutlu değildir. Kitabın diline gelecek olursam, çok başarılı buldum. Yine tek solukta bitirdiğim bir Stefan Zweig kitabıydı. Betimlemeler çok başarılıydı. Kendinizi karamsar havanın bir parçası gibi hissediyorsunuz. Okumanızı tavsiye ederim.
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Karbon Kitaplar · 2018144,8bin okunma
136 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
ölümü güzel görmek..
Öyle güzeldi ki... Ölümü sekînetle, sabırla, metanetle kucaklamayı öğreten; ölümün hak olduğunu hatırlatan bir kitap. Evlatlarının ölümünü bile Allah'tan geldiği için nimet olarak gören sahabîler... Öte âlemde bir su testisi için bu dünyada her şeyini verebilecek, imanın tadına varmış nice müminler. Sevdiğini kaybetmek, hastalanmak, ayağına diken batması ve nicesi... Kefaret bir müminin günahlarına inşallah. Başımıza gelen musibet ne kadar büyükse mükâfatı da o kadar büyük bi'iznillah. Kitap bittikten sonra sahiden, diyorsunuz. "Sahiden bu dünya fâni ve Rabbimin izniyle ebedî bir cennet var. Sabır ve şükür de cennete kavuşmanın anahtarları. Ölüm ise bizi cennete ulaştıran yegâne hakikat. Hüznümüz, kederimiz bile günahlarımızı döküyor inşallah. Rabbim bizleri musibetlere ilk andan itibaren sabır gösterenlerden eylesin. Bizi yolundan ayırmasın. O'na tam teslimiyet gösterebileceğimiz, her şey Rabbimden diyebileceğimiz, içimizin bu sözle pınarlar gibi ferahlayacağı bir iman nasip etsin. Şu üç günlük dünyanın hengâmesine dalıp ahireti unutmaktan muhafaza eylesin. Baktığımız her şeyde, her yerde O'nu görüp tefekkür edebilelim inşallah. Yaptığımız tüm güzel işleri yalnızca Sen razı ol diye yapabilmemizi nasip et Allah'ım. Bizi ihlaslı kullarından eyle Allah'ım... Amin." Kitabı okumanızı tavsiye ederim. Tek solukta okuyup bitirebileceğiniz kıymetli bir eser.
Cennetin Davetlileri
Cennetin Davetlileriİbnü`l-Cevzi · Sufi Kitap · 2020346 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
·
Puan vermedi
"...çünkü yüreğin neredeyse hazinen de oradadır."
"Kim ve ne olursa olsun," dedi, "yeryüzünde her insan, her zaman, dünya tarihinde başrolü oynar. Ve doğal olarak o bilmez bunu." (Güncelleme: Hikâyenin iskeletinin Takkeci İbrahim Ağa Camisinin hikâyesi (bknz: 1500'lü yıllar) ile aynı olduğunu öğrendim. Bir miktar hayal kırıklığı...) Tek solukta bitirmek istediğim ancak finallerimin fırsat vermediği kitabı sonunda bitirdim. Hikâye yer yer mübalağa içerse de bunlar birçok kişinin aksine bana tatsız gelmedi. Hatta kitabı okurken zaman zaman sorguladım kendimi. Her şeyi geride bırakıp hayallerinin peşinden gitmek... Bu cüretkârlığı gösteremeyecek çokça milyon kişiden biriyim ben de. Gerçi bu denli umarsız olmak da yaşadığımız hayat şartları içinde mantıklı mı, sorgulanır. Bir çobanın hayattaki işaretleri takip ederek bir serüvene çıkması ve yaşanan hiçbir şeyin tesadüf olmadığını -ki tesadüf diye bir şey olmadığını- her zaman dile getirdiğimden ve hikayenin de bunu çok net bir şekilde ortaya koymasından mütevellit çekti beni içinde. Ara ara fazla heyecanlanıp kendimi çölde geziyor gibi hissettim. Sonu ise hiç beklemediğim gibiydi. Başta afallasam ve emeklerin zayi olduğunu düşünsem de hakikat bu değildi. Bir şeyler yaşanması gerektiği için yaşanıyordu hayatta. Her şey bizim içindi. (Kitabın yarısından fazlasını 2022 yılında okumuş olduğum için 2023'e sayılmasın diye "okudum" olarak girmiştim ancak inceleme yazmaktan alıkoyamadım kendimi. Okuyunuz, okutunuz.)
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023208bin okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
17 saatte okudu
Ben tırmanmak istediğim kayadan düştüm. Meğer çok ileriye gitmişim.
"Çünkü bir adam yaratmağa kalkıştım. Bir adam yaratmak. (Müzik cümleleri noktalıyor. Husrev çıldırıyor.) Bir adam yaratmak... Ona bir kafa, bir çift göz, bir burun, bir ağız uydurmak. Ona göre bir beyin yapmak ve göğsünün içine bir kalb takmak. Saat gibi işlesin, kanını vücudunda döndüren bir kalb. Bir kalb, anlıyor musun? Gûya duyan,
Bir Adam Yaratmak
Bir Adam YaratmakNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20209,4bin okunma
Reklam
168 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
"Huzur olan evde mutluluk da olur..."
Âh… Âh Mümin dede, Âh benim güzel çocuğum, Âh Bekey… Vicdanını halının altına süpüren Orozkul’un, karısına ve Mümin dedeye olan zulmünü okurken çok zorlandım. Küçücükken dedesinin yanında kalmak zorunda olan çocuğun masum hayalleri beni çok etkiledi. Orozkul’un ise o hayallerin katili olması çok yıpratıcıydı. Bir soba başında büyüğünüz masal anlatıyormuş hissi veren bir kitaptı. Her kalbin merhamet barındırmadığını; okurken iliklerinize kadar hissettiren, hassas bir yüreğiniz varsa onu birden avuçlarıyla sıkıveren bir kitaptı. Cengiz Aytmatov’un çok başarılı bir kalemi var hakikaten. Yaptığı doğa betimlemelerini okurken o ortamın içine giriverdim adeta. Sanki ben de küçük çocukla beraber beyaz gemiyi, maralları seyrediyordum. Duyguyu öyle güzel geçiriyor ki gözyaşlarımı tutamadım sonunda. Keşke mümkün olsaydı çocuk! Keşke mümkün olsaydı da balık olup beyaz gemiye varsaydın. Selam verseydin ona: ‘Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!’ deseydin sahiden. Dedeni de alıp merhametin kuşattığı bir diyara gitseydin! Çok hoş bir öyküydü. Tavsiye ederim :)
Beyaz Gemi
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201870,8bin okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
·
20 günde okudu
"Senin yüzün, hüznün yüzü."
"Ben yolda ağlamaktan utanırım biliyor musun?" ... Kısa hikayelerden, denemelerden oluşan bir Tarık Tufan kitabı: Bir Adam Girdi Şehre Koşarak. Çok yalın ve güzel ilerleyen, su gibi akıp giden bir kitaptı. Kitabı okurken "Tarık Tufan bunca insanı ömrünün hangi arasında gözlemledi?" diye sormadan edemiyorsunuz. Sanki asırlık bir tecrübe, yazmış. "Değinmediği bir kesim var mı?" diye düşünsem de aklıma gelmiyor şu an. Hemen hemen her sınıftan ustaca bir dille bahsetmiş yazar. Kelimeleri nakış gibi işlemiş. Şöyle bir bakınca neredeyse her sayfa çiziklerle dolu. Paylaşmadığım nice kıymetli satırlar var. Okumanızı tavsiye ederim...
Bir Adam Girdi Şehre Koşarak
Bir Adam Girdi Şehre KoşarakTarık Tufan · Profil Yayıncılık · 20198bin okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
"Ölümün karşısında yapacak bir şey yok."
"Bir keresinde onu hayal meyal gördüm...bir mahkûmun cezası infaz edilecekti. Daha fazla bakamadım ve başımı çevirdim. ... Âh! Bu defa acıyarak başımı çeviremeyeceğim." Nasıl bittiğini anlayamadım. Her bir satırını paylaşmak istedim. Nice çiziklerle dolu, kitabımın içi. Yüreğimde bir ağırlıkla okudum. Okurken empati kurmamak için çabaladım. Kulağa hiç de hoş gelmiyordu çünkü. Yazar çok ustaca bir dille yazmış. Su gibi akıp gidiyor. Biraz da can acıtıyor tabii. İçinde tekrar tekrar okuduğum iğneleyeci ifadeler var mahkûmun ağzından. Kitap hakkında söylenecek çok şey var. Kesinlikle okumalısınız. "Bu benim başımı ısrarla isteyen başsavcı mı? diye sordum. "Bana yazması büyük bir onur. Benim ölümüm ona büyük bir mutluluk verecek sanırım. Zira onun bu kadar çok istediği ölümüme karşı ilgisiz kaldığını düşünmek bana ağır gelirdi (!)"
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Bir İdam Mahkumunun Son GünüVictor Hugo · MaviÇatı Yayınları · 2018121,4bin okunma
100 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Altı yüz kırk dört turna kuşu...
(Spoiler!) Her şeye rağmen umudunu kaybetmeyen Sadako'nun gerçek hayat hikâyesi. ABD hava kuvvetlerinin II. Dünya Savaşı'nı bitirmek için Hiroşima'ya attıkları atom bombası binlerce insanın ölümüne sebep oldu. Kimi o an, kimi ise radyasyon sebebiyle yıllar sonra... Sadako da henüz on bir yaşındayken vefat ediyor ve hastalığı(lösemi) kendisini çok zorlasa da ümidini yitirmiyor. İnsanlığın bittiği yer: Hiroşima'ya atom bombası saldırısı...
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu
Sadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuEleanor Coerr · Beyaz Balina Yayınları · 202110,5bin okunma
183 syf.
8/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
"...çünkü sevgisiz hayatın hiçbir anlamı yok."
Boğazımı düğüm düğüm eden hikaye... Âh, Zezé... Senin gibi sevgiye aç binlerce belki de milyonlarca çocuğu kendi sevgimle doyurmak isterdim. Dayak yiyen her bir yavrunun önünde siper olmak isterdim. "Keşke doğmasaydım." dememeli hiçbir çocuk ve hiç kimse sebep olmamalı bu kelimelerin dillerden dökülmesine. Annelik, babalık herkesin harcı değil, hikayeden daha net bir şekilde anlıyorsunuz. Şeker portakalı, Zezé için manevi babası Portuga'nın simgesiydi. Ruhuna ilmek ilmek işlenmiş olan sevgisizliği söküp sevgi örendi Portuga. Tek solukta okuyup bitirdim... Yaşlı gözlerle...
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231,4bin okunma
Reklam
163 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bir insana bir insan herhalde yeterdi...
Kendinizi sürekli "Âh, Raif!" derken bulduğunuz bir kitap. Su gibi akıp gidiyor. Okurken kitabın içindeydim adeta. Sonlara doğru boğazımda bir yumru ile devam ettim. Büyük bir "sevmek" hikâyesi. Raif Bey'in bedeni eşiyle aynı evdeyken ruhu çok uzaklarda. Birçok insan bu evliliğin trajikliğine değinmiyor ancak hakikaten bu durum da ayrı üzücü. Kitap hakkında yazılacak çok şey var. En iyisi okuyunuz...
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021316,3bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Şimdiye kadar tek kelime konuşmadım. Neredeyse on bir yaşındayım...
Bu kitap kalbimi acıttı. Her sayfasını acı bir tebessümle okudum. Çoğu zaman gözyaşlarıma mukayyet olamadım. Hepimiz engelli adayıyken ve nasıl doğduğumuz bizim elimizde değilken bu zorbalık, bu tiksinti dolu bakışlar neden? Herkes öğretmen olmamalı dedim kitabı okurken. Ve "herkes insan olamıyor" dedim. Rabbim herkesin kalbine merhamet versin inşallah. 'Engelli' tabiri de hiç hoş hoşuma gitmiyor. 'Özel insanlar' onlar. CENNET KUŞLARI... Beyin felcine sahip küçük bir kız çocuğu Melody ve bu hastalık zihnini değil, yalnızca vücudunu kısıtlayan bir şey. Melody'nin en büyük hayali 'normal(!)' bir insan olabilmek. Sana sımsıkı sarılsam da hayattaki en kıymetli şeylerden birinin merhamet olduğunu anlatsam... O imrendiğin insanların aslında hiç de normal olmadığını izah etsem... Dünyada böylesine kötü kalpli ve empatiden yoksun insanların varlığını bilmek gözyaşlarıma sebep oldu belki de. Bazı sayfaları zor tamamladım boğazımda yumruyla. Asla çocuk kitabı olarak görmeyiniz ve okuyunuz lütfen... Herkese de okutunuz. ...bir pes etmeme öyküsü.
İçimdeki Müzik
İçimdeki MüzikSharon M. Draper · Timaş Genç Yayınları · 202130,7bin okunma
320 syf.
5/10 puan verdi
Âh! Milena... Âh! Kafka...
"Yanımda yürüyordun Milena, düşün, sen benim yanımda yürüdün." cümlesiyle akıllara kazınan ve birçok insanın Franz Kafka'nın aşkına hayran olmasını sağlayan eser: Milena'ya Mektuplar. Daha farklı beklentilerle aldığım bu kitap, beni bir miktar hayâl kırıklığına uğrattı açıkçası. Aşk edebiyatını çok sevmediğimden midir yoksa Milena'nın evli bir kadın, Kafka'nın nişanlı bir adam olmasından mıdır, bilemedim. Belki de "Her şeyimi yak!" demesine rağmen özelini tüm insanlığa seren Max Brod'un, dost(!)unu sırtından bıçaklamasındandır. Evli bir kadına beslenen bu denli büyük bir aşk(!)ı çok tasvip etmediğim gibi; Kafka'nın karamsarlığı da beni bir miktar üzdü açıkçası. Birkaç güzel cümle için okunabilir mi? -Size kalmış. Başlarda hızlıca akıp giderken yarısında kal geldi ve aylar içinde parça parça okuyarak sonuna ulaştım. Aşk edebiyatı ve melankoli seviyorsanız okuyabilirsiniz. Not: Sizi dost bilenlere ihanet etmeyiniz!
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · İndigo Yayınları · 201855bin okunma
131 syf.
9/10 puan verdi
·
26 saatte okudu
"Herkesiz ve hiç kimseyiz."
Gökhan Özcan'ın su gibi akıp giden deneme türündeki bir diğer kitabı. Kelimeleri kullanmıyor, nakış misâli işliyor Gökhan Özcan. Tek solukta bitirmiş olsam da tebessüm etmek için, iç dünyanızda muhasebe yapmak için herhangi bir sayfayı açıp okumalık bir kitap. Özellikle benzetmelerini hayranlıkla okudum. Elimden gelse her bir cümlesini burada paylaşırdım. Sonuna geldiğimde pek kıymetli dualarla karşılaştım ve çok mutlu oldum. Böylesine kıymetli kitapları okuyunuz, okutunuz... Keyifli okumalar.
Ruh Yordamı
Ruh YordamıGökhan Özcan · Vadi Yayınları · 20181,197 okunma
136 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Merak etme hiçbir tahayyül, mukadder olanı değiştirmeye yetmez...
Tarık Bey, tevazu sahibi, saygın bir yazar. O sebeple kitaba daha hevesli başladım açıkçası. Kekeme Çocuklar Korosu, geceleri radyo programları yapan genç bir adamın iç sesiyle olan konuşmasını -münakaşasını desem daha doğru bir tabir olur sanırım- anlatıyor. "Genç" sıfatı noksan kalır bu beyefendi için. Yalnız, efkârlı, öfkeli, melankolik... Kitabın başındayken kiminle kavga ediyor, diye düşündüm ancak birkaç sayfa sonra fark ettim kendisiyle bir savaş halinde olduğunu. Öyle ki "şeytan" lakabını takıyor ona. Kandırılmak, çok kısa bir süre de olsa mutlu olmak istemesine rağmen müsaade etmiyor içindeki ses. Yalanlarla avutmuyor onu. Aksine yüzüne yüzüne çarpıyor hakikatleri. Tarık Tufan; hiçbir ayrım yapmadan tüm nesnelliğiyle eleştiriyor insanları. Kitapta olay örgüsü olmamasına rağmen tam kapatacakken 'Bir sayfa daha okuyayım, öyle kapatayım.' deyip sayfalarca okumaktan alamadım kendimi. O denli sürükleyici. Cümleler yalın ama dikkat çekici. Anlatacak çok şey var. Her sayfadan alıntı paylaşmamak için zor tuttum kendimi. Okuyunuz, okutunuz...
Kekeme Çocuklar Korosu
Kekeme Çocuklar KorosuTarık Tufan · Profil Yayınları · 20196,7bin okunma
140 syf.
6/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
"...atalet beni eziyordu."
Ruhunun mahsur kaldığı yahut hür iradesiyle yerleştiği 'yeraltından' yazıyor Dostoyevski. Yalnızlığı ilke edinmiş bu adamın beyninin kıvrımlarında çıkmaz sokaklara girmiş düşünceleri. Zihnindekiler girift olmuş adeta. Onca sene hiçbir sıfat uyduramamış kendine. Öyle ki "Bari 'tembel' deselerdi." diye dâhi düşünmüş. Çevresindeki
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020129,2bin okunma