Bu aralar gündemde olan bir şey hakkında konuşmak istiyorum. Özellikle fantastik kitaplarda ana kadın karaktere bir güçlü kadın yükleme furyası var ve bunu sadece iyi savaşması, laf sokabilmesi gibi unsurlar üzerinden yapılandırıyorlar. Bence güçlü kadın dediğimiz kişi sadece iyi savaşıyor olmamalı, güçlü kadın olmak için başkalarına korku salmamız gerekmemeli. Güçlü kadın ağlar da, güler de, hata da yapar vb. Güçlü kadın kimdir biliyor musunuz bir örnek vereyim
Çalıkuşu bu kitaptaki Feride'dir güçlü kadın.
Yazarlar karakter güçlü olsun diye onları acımasız yapıyor ama güçlü kadınların merhametli olduğunu unutuyorlar.
Kadın karakterlerine yıllarca taşıdıkları bir intikam duygusu yüklüyorlar ama güçlü kadınların bir olayı aşıp içinde öfke değil de rahatlama hissi taşıdıklarını unutuyorlar.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce güçlü kadın sadece iyi dövüşebilen kadın mıdır, ağlayan kadınlar güçsüz müdür?
Bu dünya bir denge üzerine kuruludur. Her şeyin fazlası veya azı zarardır. Fazla merhametli olmak, çok sevmek, çok çalışmak, çok yemek vb. Bunu başaran insanlar genelde mutludurlar.
İnsanlar, boyunlarındaki halkalarla zincirlere bağlanmış hayvanlardı; zinciri tutan ise insan olmak istemeyecek kadar bencil, zinciri koparmak istemeyecek kadar merhametli, iyileştirmek istemeyecek kadar gaddardı.
Neye yarar merhamet,
İyi niyetliler hemen öldürülürken veya
İyi davranılanlar?
Neye yarar özgürlük
Özgürler özgür olmayanların arasında yaşamak
Zorunda kalırsa?
Neye yarar akıl,
Herkes yemeğini
Akılsızca temin ederse?
Hep merhametli olmak yerine çabalayın,
Çabalayın, merhametler duyulmayacak dünya yaratın
Ve onu gereksiz yapın!
Hep anlayışlı olmak yerine çabalayın,
İnsanın anlayışsızlığının kötü olduğunu gösteren
Dünya yaratın!
Sayfa 15 - Afrika yayınları, Kasım 2019.Kitabı okudu
İşler yolunda giderken alçakgönüllü, ters gittiğinde ise merhametli ve affedici olmak için elinizden geleni yapın. Çünkü hiçbir zaman göründüğü kadar iyi ya da göründüğü kadar kötü değildir.
90'larda çocuk olmak, dünyanın en merhametli insanı olmaktı. Milli olmanın yardımsever olmakla, yurtsever olmakla, sevmeyle bağlantısı vardı. O zamanki insanlar gelişmek için çabalıyorken birden kayboldular. Hiç unutamıyorum o günleri sobalı sınıfımız vardı ilkokulda. Hizmetli Hasan amca gelecek de bütün sınıflardaki sobayı yakacak... İkinci derse doğru ancak ısınır, içi biraz peynir zeytin ve yumurta kokan ekmek kokan beslenme çantamızı açar kahvaltımızı hep birlikte yapardık. Durumu benden daha kötü, fakir çocukları sessiz görürdüm. O çocuk halimle bir hüzün kaplardı içimi. Paylaşmayı öğrenirdik tutum haftalarında... Ne günlerdi, o zamanlar 23 Nisan'da hava bir başka açar, güneş farklı bir doğardı. Şiirleri okuduktan sonra meydandan geçip giderken tüm halk hepimizin annesi babası ağabeyi arkadaşları yollara dizilir, bizi elleri patlayana dek alkışlardı. Bu günlerin başarısını o günlerin öz güvenine borçlu olduğumuzu düşünürüm
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki;
"Cennete sadece merhametliler girecektir." Orada bulunan Sahabîler, "Ya Resulullah! Biz hepimiz merhametliyiz" derler. Peygamberimiz (sav) onlara şöyle cevap verir; "Sırf nefsini esirgeyen kimse merhametli değildir; merhametli kimse hem kendini ve hem de başka larını esirgeyendir."¹
İnsanın kendine karşı merhametli olması; kendini Allah'ın azabından esirgemesi, yasaklarını işlemekten, emirlerini yapmaktan sakınmasıdır. Bu da günah işlemekten vazgeçerek, işlenmiş günahlardan tevbe ederek, ibadet ederek ve ibadet ederken sırf Allah rızasını gözeterek olur.
Başkasına karşı merhametli olmak da, İslâm'ın tespit ettiği kul haklarına ve canlılara hürmet-riayet, başkalarına zarar vermemektir.
1•| İbn Mübârek, Zühr 1/352; Deylemî, Müsned 7067; Tırmizî, Nevâdiru'l-Usûl 4/133
Victor Hugo, okumaya 'Bir İdam Mahkûmun Son Günü' adlı eserini okuyarak başlamıştım. Doğrusunu söylemek gerekirse kitabı okuyup bitirdikten sonra pek bir şey anlamamıştım ve kitaptan kendime katacak bir şey bulamamıştım. Sefiller'i okumaya başlarken de aklımda yine aynı şeyleri yaşayacağım korkusu vardı. Kitabı okumaya başladığım
Hayatın amacı mutlu olmak değildir. İşe yarar olmaktır.
Onurlu olmaktır.
Merhametli olmaktır.
Yaşadığın süre boyunca bir fark yaratmaktır.
Empatili olmaktır.
Anlayışlı olmaktır.
Sayfa 106 - Maviçatı Yayınları, 3.Basım, NE MUTLU TÜRK ÜM DİYENE!Kitabı okudu
Hayat sadece mutlu olmaktan ibaret değil...
Faydalı olmak...
Merhametli ve duyarlı olmak...
Dürüst ve samimi olmak...
Önyargısız olmak...
Açık ve hoşgörülü olmak...
Samimi ve içten olmak...
Bilen değil öğrenen...
Bulan değil arayan olmak...
Sadece kendin değil, diğer insanların, tüm canlıların yaşamında bir fark yaratabilmek için insan olmanın gerektiği gibi, cömertçe yaşamış olmak...
Hiç kimse başkalarına vererek fakir olmadı...
Kalbin için yapabileceğin en değerli şey, eğilip yerde olanların elini tutup kalkmasına yardımcı etmek...
Yaşamında her nerede olursan ol, etrafındakileri yükselterek yüksel...
Üzerlerine basarak değil.