Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ben size şunu derim ki kardeşler Bizsiz güzel değil bu dünya Bizsiz meselâ gökyüzü genişlemez Biz bugüne bugün dünyada Güzel diye bildiğimiz ne varsa Dört elle sarılmalıyız, o kadar.
Bu ben asdffxix
..diyelim SQL veri tabanı yönetimi türünden karmaşık ve yepyeni bir beceriyi düşük konsantrasyon durumunda öğrenmeye çalışırsak (mesela bir kenarda Facebook açık duruyor olabilir) aynı anda çok sayıda nöral devreyi gelişigüzel bir şekilde ateşlemiş ve bu yüzden de asıl güçlendirmek istediğimiz nöron grubunu izole edememiş oluruz.
Reklam
Mesela çağlaya bakıyorum, onun sorunları yok mu? Var. Onun çevresindekilerin sorunları yok mu ? Var. Ama mutlu yani. Hayat dolu, enerjik. Çevresi de öyle. Oraya gittiğimde dedim ki ya ben de böyle bi çevrenin içinde büyümüş olsaydım ben de pembe olurdum. Biz dışardan da böyle görünmüyoruz içerden de böyle değiliz. Diyelim ki içerden her türlü mutsuzluğa sorunlara mahkumuz en azından anın tadını çıkarmayı, yaşamayı öğrensek keşke. Yeri gelince yine üzülelim tamam. Tamam Allahım tamam. Ama mutlu da olalım ya. Nolursun lütfen. Bıktım usandım hep mi problem olur. Kaç yıllık hayat hep mi sorun olur. Hele o annemin bıkmışlığı içimi yaktı ya. Şu kadının da bi yüzü gülsün artık. GÜLELİM ARTIK! ÇOK FAZLA ŞEYDE GÖZÜM YOK
258 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bir çırpıda okunacak kitap...
Öncelikle Jack London'ı seviyorsanız bu kitap size ilaç gibi gelecek. Kısaca konusundan bahsetmek gerekirse kurt-köpek melezi olan Beyaz Diş'in doğumu öncesi, doğumu, büyümesi ve sonrasında gelişen olaylar anlatılıyor. Okumaya ilk başladığınızda başkahramanı Bill veya Henry sanıyorsunuz. Biraz ilerleyince Kiche olduğunu, biraz daha
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076bin okunma
Daha güzel şeyler düşün üzülmemek için. Ben öyle yapıyorum. Mesela, aç açık değiliz. Eskiyen yıllara rağmen birbirimizi hala seviyor ve anlıyoruz. Daha ne istiyorsun Allah'tan?
"Dokunulmaya bayılıyorsun değil mi?" Clay soru sormamıştı, tamamen gerçeği söylüyordu. "Senin tarafından, evet. Ne olur, bana dokunma- ya devam et." Julia'nın sesi arzudan titriyordu. Eğer Clay ona şimdi dokunmazsa buharlaşacakmış gibi hissediyordu. "Dokunacağım ama senin bu kadar azdığını başkalarının görmesini
Sayfa 134
Reklam
277 syf.
·
Puan vermedi
·
55 günde okudu
Bu kitapla ilişkimiz biraz inişli çıkışlı oldu ;) Bir buçuk ay gibi uzunca bir sürede tamamladım kitabı . Başta kızdım gibi biraz , yarım bırakmak istedim ama ortasına geldiğimde hayatımdaki köklü bir değişiklik ile severek okumaya devam ettim . Kitap genel olarak aile travmalarının nesiller boyu aktarımına odaklanıyor . Bunu fark edebilmenin önemini ve bu döngüden çıkmanın yollarını anlatıyor . Bizim kültürümüzde büyük bir günah işlendiğinde , kendinden çıkmasa evladından , torunundan çıkar derler . Bu inanışın bilimsel bir karşılığının olması beni çok şaşırttı. Zaten öteden beri bu inanç korkutur hep beni . Dedem kötüyse benim günahım ne mesela , büyük büyük teyzemin travması beni neden kısıtlasın iş hayatında ? Ama işte bağlandığımız bir nokta var atalarımız Ile . Adil gelmiyor kulağa pek , en başta kızdığım nokta da buydu . Oldukça kısıtlayıcı ve kolaya kaçma gibi gelmişti . Beni , yaşamımı , hislerimi tüm bu aile travmaları , davranış paternleri tanımlayamaz , tanımlamamalı demiştim . Fakat ilerledikçe durumun aslında daha derin olduğu anlaşılıyor . Temelde bir çok yaklaşımda mantık aynı aslında . Varsa bir şey , farket , kabul et , yüzleş , sevgi ile iyileştir . Özetle okunmaya değer bir kitap olarak kitaplığımda yerini almış olsa da ; ben hala annemin babamın dedemin ninemin büyük büyük halamın travmalarını kendilerine iade ediyor , yaşamıma travmasız diyeceğim ama mümkün değil biliyorum , atlatılmış ve kendime ait travmalarımla devam etmeyi tercih ediyorum. Okuyunuz efendim
Seninle Başlamadı
Seninle BaşlamadıMark Wolynn · Sola Yayınları · 202212,8bin okunma
Ben Fransızca'dan nefret ederdim mesela... İki gün önceye kadar... Françoise Hardy diye bir sesle tanıştım... Gerisini anlatmaya dilim varmıyor...
:D
Mesela farz edin ki benim sekiz on göbekten beri ölen büyükannelerim tekrar dünyayı özleyerek hayata geri dönmüşler. Onların şimdi bu alemde benden başka kimseleri yok... Elbette bana gelecekler. Ben bir annemi bile hoşnut edemiyorum. Maazallah, öyle bir düzine çenesi düşük kocakarıyla sonra ne yaparım? Ruhlar böyle bedene bürünmeye kalkarsa dünyadaki bütün yaşayanların işi biter. En evvel bizim emekli sandıkları iflas eder, bankalar kapanır... Miras kelimesi manasız bir söz olur. Daha öyle karışıklıklar, garabetler gerçekleşir ki saymakla bitmez. Ölü mezarında gerek!
Sayfa 67 - 13.Binnaz’ın yazısı
Bana kendini hatırlatma; Ben iyiyim. Bazı ülkelerde sonbahar şimdi, ondan biraz hüzünlüyüm tabi.. bazı ülkelerde kar yağıyor şimdi, ondan üşüyorum biraz. Bazı ülkelerde saat gece yarısını çok geçti diye kısık sesle konuşuyorum gündüz vakitleri.. Tesadüflere inanmıyorum hala ve hala sevmiyorum, sevmediğin şeyleri.. Hala sana dokunan her kadının cehenneme gitmesi gereketiği görüşündeyim. Ben sana dokunamadığım her an zaten cehennem gibi bir yerdeyim. Günah işlemek kadar basit değil tabi hala uyuyabilmek..ağlayamamak da zor üstelik.. Ölüm gibi oluyor bazen. ölmüşüm gibi. Ben her şeyden vazgeçiyorum zengin olabilme ihtimalimden vazgeçiyorum. Erteliyorum bugünleri, hiçbir şey yapmıyorum. Kendime, kendimi kanıtlıyorum Hiçbir şey yapmıyorum, bir ölü kadar hiçbir şey yapmıyorum.. Bu yüzden bana kendini hatırlatma... Hayata döndürüyorsun beni. İş ilanlarına bakıyorum mesela, erkenden uyanıp sokağa çıkıyorum, durmadan kontrol ediyorum saatleri, takvim tutuyorum, gazete alıyorum, karıştırmıyorum günleri. Bir kez daha ölmesi güç oluyor. Birr kez daha vazgeçmesi zor oluyor... zor oluyor bulup bulup, kaybetmesi seni ya da kaybedip kaybedip, kazandım sanması. Orada bir yerdesin. Hala orada bir yerde beni sevmiyorsun ki zaten ben inanıyorum ki meyveli pasta da sevmiyor beni, ben onu severek yiyiyorum. umursamadan yiyiyorum. onu yerken beni sevip sevmediği umrumda olmuyor. böyle bir şey seni seviyor olmak... Bana kendini hatırlatma; çünkü bu, beni tercihlerim yüzünden yargılıyor olmandan farklı değil. anla..." nursen yıldırım
Reklam
Mesela ben çok gülerdim. Çok konuşur, saatlerce aynı konudan bahsedebilirdim. Ama birşeyler oldu sonra, gerçi birşeyler hep oluyordu ama ben geç farkettim işte. Bazı konuları aşamadım, bazı şarkıları susturamadım, bazı cümleleri unutamadım.
G6. Girift Nedenler Safsatası (Complex Cause) Sonucu etkileyen pek çok olay olmasına rağmen, tek bir nedenle açıklanması; Devede Kulak Safsatası ile karıştırılmasın. Mesela, "reklam tabelasının yanlış yere konulması kazaya neden oldu" haberi doğru olabilir ancak sürücünün alkol almış veya uykusuz kalmış veya bir yayanın yola fırlamış olması gibi faktörler de dikkate alınmalıdır. Keza, "orman yangınlarına sıcak havalar neden oldu" haberi de doğru olabilir ama sabotaj, dikkatsiz ateş yakılması vs. dikkate alınmalıydı. Aynı şeklilde, “suç oranlarındaki artış sitelerde yaşamak isteyenlerin sayısını arttırıyor" olabilir bununla beraber statü, gelir, sitelerin sosyal tesisler vb. dikkate alınmalıdır.
Sayfa 129 - EverestKitabı okudu
D1. Terkip Safsatası (Fallacy of Composition) Parça veya bazı parçaları için geçerli olanın, bütünün kendisi için de zorunlu olarak geçerli olacağını varsaymaktan oluşan terkip hatası; mesela, "sepette bir çürük buldum, bu elmalar yenmez artık", "öğrencilerden üçü gece yurttan kaçtı, bütün pencerelere demir taktıralım", "eve gelen boyacı ortalığı berbat etti, boyayı da kendim yapmak zorundayım", "o hastanede enfeksiyondan adam öldü, hastaneleri özel sektöre devretmeli."
Sayfa 111 - EverestKitabı okudu
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Bir kitaptan, en sevdiğiniz yemekten aldığınız hazzı alır gibi oldunuz mu daha önce? Uzun zaman sonra çok sevdiğim X yemeğin lezzetini alarak okudum sanki. Bir insana dair ne varsa, bir insanın hayatına dokunan ne varsa bu satırlar arasındaydı sanki. Her eseri tek tek sıralanmış, oradan en anlamlı en dokunaklı sözler özenle
Hiçbir Şey Eskimez Mutluluk Kadar
Hiçbir Şey Eskimez Mutluluk KadarOscar Wilde · Alakarga Sanat Yayınları · 20161,125 okunma
Bu duyguyu tanıyacaksınız: 'Siyaset Meydanı'nı ya da benzer bir programı seyrettikten, basında bir haber okuduktan ya da yorumcuların, mesela nükleer santral, mesela enflasyon, mesela eğitim konularındaki konuşmalarını dinledikten sonra insanın içinde kalan duygu: Argümanların sonuçsuz, soruların cevapsız, hükümlerin havada kaldığı duygusu. Ve bunu izleyen o tuhaf umarsızlık hali. Umarsız, çünkü 'vardığın sonuca değil, sonuca varış şekline karşıyım' alışık olduğumuz bir murakabe mekanizması değil. Söylenene muhalefet hemen her zaman muhatabın 'demokratik konuşma hakkının ihlali' şeklinde anlaşılıyor ki, bunun da yıllar yılı susturulmuş insanların beklenebilir tepkileri olarak doğal karşılanması gerek zahir. Hasılı, korkarım, akıl yürütmenin, muhakemenin birtakım kuralları olduğuna, bu kuralların matematik kurallarına benzediğine arkadaşları ikna edemedim. Nasıl ki, matematik kurallarına uymayan bir matematikçi düşünülemez, mantık kurallarına uymayan bir iddia/bir argüman sahibi de düşünülemez – bu hususu açıklamakta da yetersiz kaldım, besbelli...
Sayfa 92 - EverestKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.