Cansu D.

Cansu D.
@meselasaatonda
Dışımız serseri, içimiz kütüphane..
176 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
Oğuz Atay hatrına :)
Tutunamayanlar’ı okuyanlar fark etmiştir. Benim Üniversitelerim sıkça içinde geçmektedir. Bende Oğuz Atay bu kadar bahsettiyse okumalıyım diye başladım. Ama fark ettim ki her eser herkese aynı oranda tesir etmez, ne kadar güzel olursa olsun. Bir serinin üçüncü kitabı bu. Birincisi Çocukluğum, ikincisi Ekmeğimi Kazanırken, üçüncüsü ise Benim Üniversitelerim. İlk kitapta Gorki annesiz ve babasız kalıp anneannesi ve dedesinin yanına sığınıp daha sonra da onların yanından da kovulma hikayesi anlatıyor. İkinci kitapta hayatını kazanmak için çalıştığı işleri… Üçüncü yani bu kitap ise komşusunun ısrarı üzerine üniversiteye başlamasını konu edinmiş. Tam bir olay öyküsünü içermemekle birlikte anılar arasında sık sık derin kopukluklar olması beni kitaptan hayli uzaklaştırdı. Kitapta hiç bölüm başlığı olmaması da fazladan bir karmaşa yaratmış ki ara verdiğinizde hatırlamakta güçlük çekebiliyorsunuz. Benim pek keyif aldığım söylenemez. Belki de biyografi sevmediğimdendir. Ama ilerleyen zamanlarda tekrar okuyacaklarım arasında.
Benim Üniversitelerim
Benim ÜniversitelerimMaksim Gorki · İş Bankası Kültür Yayınları · 20169k okunma
Reklam
176 syf.
4/10 puan verdi
Ne anlam çıkaracağız buradan?
Bir tesadüf sebebiyle başladım bu kitaba ve pekte keyif alarak okuduğum söylenemez açıkçası. Ne anlam çıkardın deseniz onun içinde bir şey söyleyemeyeceğim. Tavsiye eder miyim, asla etmem. Neyse ben kısaca anlatıyım okumak isterseniz siz karar verin. Nick çalışmak için doğuda bir ülkeye gider. Orada uzun zamandır görüşmediği kuzeni Tom ve eşi Daisy’nin evine konuk olur. Orada zenginliğiyle tanınan Gatsby’nin adı geçer ve Nick onun yan komşusu olduğunu söyler. İlerleyen günlerde Gatsby, Nick’le Daisy’nin tanıştığını öğrenir ve onunla konuşur. Daisy’le geçmişten sevgili olduğunu, o zamanlar maddi imkanları olmadığı için evlenmeye cesaret edemediğini ama onu hala çok sevdiğini ve kendisini onunla görüştürmesini ister. Nick bunu kabul eder. Önce baş başa görüşürler daha sonra Daisy daha ileri giderek Gatsby’i evine davet eder. Hep birlikte dışarıya çıkarlar. Gatsby daha fazla dayanamaz ve Tom’a, karısının sadece kendisini sevdiğini, onunla parası için evlendiğini söyleyip Daisy alarak oradan gider. Arabayı Daisy kullanırken kocası Tom’un sevgilisine yanlışlıkla çarpar ve kadın oracıkta ölürken o da Gatsby’le korkup kaçmayı tercih eder. Ölen kadının eşi, karısının Tom’la ilişkisi olduğunu anlar ve karısını onun öldürdüğünü düşünüp kapısına dayanır. Tom ise korkup suçu Gatsby’ye atar, kendisiyle değil onun ilişkisi olduğunu söyler. Adam gider ve Gatsby’i vurarak öldürür. Gatsby’nin cenazesi kimsesiz yapılırken Tom ve Daisy ise bulundukları şehri terk eder. Ve hikaye böyle son bulur. Okuyunca bakalım siz ne çıkaracaksınız ?
Muhteşem Gatsby
Muhteşem GatsbyF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202221k okunma
222 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 days
Fatma Aliye hanım ilk Türk kadın romancı. Refet Angın ilk Türk kadın öğretmen. Fatma Aliye Hanım’ın yazdığı başkarakter Refet Angın’a mı ithafen bilmiyorum ama eğer oysa ince ve mutluluk verici bir değinme olmuş. Neredeyse yarısı eski kelimelerle dolu anlaşılması güç bir eser düşünün ama bir o kadar da anlaşılır ve sürükleyici. Fatma Aliye
Refet
RefetFatma Aliye Hanım · Kesit Yayınları · 20124,523 okunma

Reader Follow Recommendations

See All
240 syf.
·
Not rated
·
Read in 17 days
Kitapta bulduğumuz aslında ne aradığımızdır. Bu kitapta da bir çok şeyi bulabilirsiniz. Eğer ki aradığınız kadın erkek ilişkisi ise doğru yerdesiniz eğer ki zihninizin sizi alıp başka diyarlara götürmesini istiyorsanız yine doğru yerdesiniz hatta ve hatta yaşamınızı sorgulamak istiyorsanız tam olmanız gereken yer burası. Ben ilk olarak kadın erkek ilişkilerine odaklandım ki sanırım hiç değişmiyor. Kim bilir belki de hep aynı kurguyu okumayı ama farklı sonlar görmeyi seviyoruz. Ya da doğanın kanunu bu, tam emin değilim. İnsan birini sever, sevgisi karşılık bulamaz, bulamayınca hiç şaşmayan yolu dener, kendisini sevene gider bu seferde mutluluğu bulamaz. Belki de her seferinde sevdiğimiz bir insan değilde, sevmek. Yani insanoğlu aslında insan değil sevmeyi seviyor. İşte bunlar sorgularken bir yandan da varoluşunu düşünüyor insan. Gerçekten var mıyız, bu olanları gerçekten yaşıyor muyuz yoksa bir rüyada mıyız, belkide hiçbiri değildir, başkasının rüyasını yaşıyoruzdur. İşte bunların hepsi tamamile bir sis bulutu…
Sis
SisMiguel de Unamuno · Can Yayınları · 20194,867 okunma
192 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
Aylak Adam olmak ister misiniz?
1000Kitap’da Çoğu kez karşılaşıyorum kullanıcı isimlerinde “Aylak adam, bay C.” Özeniyorlar Aylak olmaya. Halbuki gerçekten keşfetseler bay C’yi servetlerini bağışlarlar öyle olmamak için. Neden mi? Çünkü bay C olmak, Aylak olmak öyle kolay değil. Annesini küçük yaşta kaybettiği için teyzesinin bakımına muhtaç kalmış, baba deseniz nerede para kazandığı belli olmayan, ayyaşın biri. İlerleyen yaşlarda teyzesi ile babasının ilişkiye girdiğine şahit olmuş, bu da yetmezmiş gibi babasının, teyzesini hizmetçilerle aldattığını tanıklık etmiş. Anne sevgisi görmediği için kaçınan bağlanma özellikleri göstererek hiçbir kadına bağlanamamış, babasının ilişkileri travma yarattığı için cinsellikten kaçmış, teyzesiyle babasının ilişkisini fark edemediğinden kendine kızıp insanlara güvenmeyi bırakmış bir adam Bay C. Tüm bunlara rağmen yaralarını Ayşe’ye açıyor. Ayşe ise Aylak’ın bağlanma sorununun farkında, sürekli onun tarafından terk edilmeyi bekliyor. En son dayanamayıp onu yarasından vurarak kendisi terk ediyor. Aylak küçüklüğünden beri o kadar yıkılmış ki hakkını doldurmuş daha fazla düşmeye gücü yetmiyor. Yine aldırmaz gibi yapıp acısını gömüp hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Ve o meşhur sözle hikayesini tamamlıyor: “Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu. Anlamazlardı.” Şimdi söyleyin bakalım, hala Aylak olmak istiyor musunuz?
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201960.1k okunma
Reklam
68 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Bu kitaba “İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir. “ cümlesi üzerine başladım. Daha çok olayın ağır bastığı kitapları okumayı sevdiğimi düşünürken durum öyküleriyle tanınan Çehov bu önyargımı kırdı. Altıncı Koğuş’da bizi bir akıl hastanesine götürüyor yazar. Bu koğuşta doktor Andrey Yefimiç ve hasta İvan Dimitriç’in yolları bir
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270.3k okunma
572 syf.
·
Not rated
·
Read in 6 days
KADER !
Victor Hugo’nun edebiyattaki başarısı kuşkusuz eleştirilemeyecek düzeyde. Ancak benim sevdiğim, keyifle okuduğum yazarlar arasında biraz arka planda. Konu ne kadar güzel olsa da Victor Hugo nun eserlerinde şu var ki beni okurken çok sıkıyor; dönemin olaylarının daha net anlaşılması için ozamana ait yaşanan durumlara fazlaca yer vererek konudan
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232.9k okunma
96 syf.
·
Not rated
·
Read in 7 days
Hepinizden tiksiniyorum !
Moliere’i Çoğunlukla güldürü ve olayın ön plana çıktığı oyunlarla tanıyoruz. Ancak bu oyunda karakter incelemesi ve çözümlemesinin daha çok ön plana çıktığını görüyoruz. “Komedyanın amacı genellikle insanların eksikliklerini ortaya dökmektir” diyen Moliere, bu kitabında ele alıp, işlediği sorunlar ise eskimeyen, her zaman canlı kalan, güncelliğini yitirmeyen, evrensel değer kazanan türden. Baş kahramanımız Alceste, “Beni en çok tiksindiren şey, o emret fındık kabuğuna gireyim diyenler, her önüne geleni şapır şupur öpenler, o gönül okşayıcı laf ebeleri o herkesle incelik yarışına çıkanlar..” diyerek yüzyılın insanını eleştirir. İnsanların tüm işlerini yalan dolanla, hileyle, türlü dolapla, şakşakçılık ve haksızlıkla yürüttüğünü savunurken kendini de açık yürekli ve içtenlikli olmakla över. Böyle olmayan insanlardan da tiksinerek uzaklaşıp kendini yalnızlığa mahkum eder. Ve kahramanımız kitabın sonuna kadar içtenliği, doğallığı, gönlümüzden geçeni olduğu gibi söylemeyi, çıkar için herkesi seviyormuş, herkese değer veriyormuş gibi görünmemeyi… bize açıktan söylüyor. Çokta doğru söylüyor !
İnsandan Kaçan
İnsandan KaçanMolière · İş Bankası Kültür Yayınları · 20131,309 okunma
56 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 10 hours
Yine bir Moliere Harikası !!!
Kadınlar mektebinin ön sözününde keşfettim şu an da basımı olmayan bu kitabı. Uzun uğraşlar sonucu
Kazım
Kazım
sayesinde okuyabildiğim bu kitabı muhtemelen bulamayacaksınız :) o yüzden ben size anlatayım: Bir tarafta babaları ölen 2 kız kardeş diğer tarafta emanet edildikleri 2 erkek kardeş… Kızların babası ölürken onları bu iki erkek kardeşe emanet eder ve zamanı geldiğinde onlarla evlenmelerini söyler. Erkek kardeşler ise birbirinin tam zıttıdır. Ağabey hoşgörülü, anlayışlı, her insanın hata yapabileceğini kabul eden, insanın arzularının farkında olan ve bunları evleneceği kıza yansıtabilen bir adamdır. Küçük erkek kardeş ise baskıcı, kaba, kadının rahat bırakılırsa aldatacağını sanan bu yüzden evleneceği kızı adeta hapseden bir adamdır. Abi ne kadar uyarsa da, baskılanan şeyin insanı cezbettiğini, kadının sadece kendi için namuslu ve vicdanlı olduğunu söylese de kardeşini bunlara ikna edemez. Ve korkulan başına gelir. Küçük kardeşin evleneceği kız ona öyle bir oyun kurup onu aldatır ki adeta kendi elleriyle evleneceği kızı evlendirmiş olur. O günden sonra Allah’ın, kadın kısmını ortalığı perişan etsin diye yarattığını düşünüp kadınlara tövbe eder. İşte insanoğlunun tek gerçeği, Adem ile Havva’yı bile cennetten kovdurma sebebi: yasak olan hep cazip gelir…
Kocalar Okulu
Kocalar OkuluMolière · Meb Basımevi · 196510 okunma
125 syf.
·
Not rated
·
Read in 32 hours
Yeni favori kitap önerim :
Orhan Kemal hayranlıkla okuduğum, en sevdiğim Türk romancıların başında geliyor. Topluma adeta ayna tutan, nerdeyse her kesimin yaşadığı sorunları birebir anlatan, sonunu tamamlamayı ise bir noktada okuyucularına bırakan bir yazar. birçok kitabını okudum ama benim için zirve bu. İnanılmaz yaratıcı bir o kadar da düşündürücü. Kitabın konusu ise şöyle.. Bir dünya düşünün: Tüm roller tersine ! Kadınlar; kahvehaneye gidiyor, meyhanelerde sabahlıyor, inşaatta çalışıyor, erkekleri istemeye gidiyor, aileleri vermedi mi kaçırıyor… Erkekler; çamaşır bulaşık yıkıyor, yün örüyor, nakış işliyor, çocuklara bakıyor, pavyona geneleve düşüyor… Ve olaylar kadın egemenliğinin erkekler üzerindeki baskısını anlatıyor. Bunu yaparken de günümüz rollerini insanın yüzüne bir kez daha vuruyor. Kitabın benim için en can alıcı kısmı ise kadınlar üzerinden yapılan cinsiyetçi cümlelerimizin erkeklere uyarlanmasıydı: “Bir erkek namusunu karısı için taşımaz.” “Kadınlık öldü mü?” “Evin reisi anadan başkası değildir.” “Erkek köpek kuyruğunu sallamazsa kadın köpek ardından koşmaz.” “Namuslu bir kadın kocasını el kapısında çalıştırmaz.” “Ben senin bildiğin erkeklerden değilim.” “Erkek,Havvayı cennetten kovduranın soyundan.” “Kenarına bak bezini al, babasına bak oğlunu al.” Velhasıl büyük hayranınızım Orhan Kemal..
Tersine Dünya
Tersine DünyaOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20211,547 okunma
Reklam
755 syf.
·
Not rated
·
Read in 14 days
Olaylar Olaylar :)
Önce yazara değinmek istiyorum: Alexandre Dumas kurgu yeteneğini üst düzey bulduğum, okurken insanı olayların içinde hissettiren, yazılarının akıcılığına hayran bıraktıran, kaç sayfa olursa olsun gereksiz ayrıntılarla insanı boğmayan olağanüstü yetenekli bir yazar. Kitaba gelince: Üç silahşor’la ilgili bildiğim tek şey (belki de sizin de öyledir) dört kişi olduklarıydı. Dört kişilerse neden kitap Üç Silahşor? Çünkü sevgili okurlar kitabın baş kahramanı d’Artagnan silahşor olma isteğiyle yaşadığı yerden ayrılarak babasının tanıdığı, silahşorların komutanı Treville’ye giderek isteğini belirtir. Ancak hemen silahşor olunamayacağını kendini kanıtlarsa bunun mümkün olabileceğini öğrenir. O sırada yolu türlü meselelerle Porthos, Aramis ve Athos adlı üç silahşorla kesişir. Bu yüzden kahramanlar üç silahşor ve bir muhafızdır. Türlü entrikalara bezenen kitabımız bana kalırsa üç temel konu üzerinde birleştirilmiş: •Dostluğun getirisi olan güven, sadakat, bağlılık •Erkeğin zaaflarını kullanan kadınlar •Kadınların duygusallığından faydalanan erkekler. Bu konuları ince ince işleyen kitap aynı zamanda bize azmin gücünü de başarılı bir şekilde yansıtıyor. Atından başka hiçbir şeyi olmadan Fransaya gelen d’Artagnan kitabın sonunda azmi ve cesareti sayesinde teğmenliğe terfi ettirilerek yüzümüzü güldürüyor :) Kısacası okuyun hemde bir an önce :)
Üç Silahşor
Üç SilahşorAlexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20218.9k okunma
632 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
Üşenmeyin, okuyun :)
Bazı kitaplar vardır sonu başından bellidir. Daha kitabı yarılamadan sonunda ne olacağını tahmin edersiniz ama Oblomov onlardan biri değil. O kadar hayatın içinden, o kadar gerçekçi ki… İnsan ilişkileri, aile yapısı, iş ortamı… Adeta fanusta yetişen Oblomov yazarında dediği gibi ekmeği yemek için büyütülmüş, ekmeğini kendi kazanan insanlar
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139.5k okunma
100 syf.
·
Not rated
·
Read in 26 hours
Kitapları okurken hep yazarın belli bir fikri benimseyip o doğrultuda yazdığını düşünürdüm ta ki moliere in kitaplarını bir bir okuyana kadar. Her konuda haklı kadınlar da erkeklerde de… “Cimri” kitabını tezahüratlarla okurken “Kadınlar Mektebi”ni linçleyerek bitirdim :) Ancak iki kitap da ortak bir payda vardı ki hangi görüş ön planda olursa
Kadınlar Mektebi
Kadınlar MektebiMolière · İş Bankası Kültür Yayınları · 20111,520 okunma
520 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Dikkat!! Spoiler içerir!!
O meşhur cümlesi ile zihnimize kazınan Martin Eden : “seni kitap okuyan adamlarla tanıştıracağım. Hayatı ancak okuyan adamlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.” Öyle bir kitap ki neresinden başlasam önce nereye değinsem bilemiyorum. Zihnimde kelimeler uçuşuyor, yetişemiyorum. Öncelikle yazarın hem kendine benzer hem de bir o kadar kendi
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391.8k okunma
94 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Bir eser hem bu kadar kısa hem bu kadar derin nasıl olur?
Okuduğum yayınevinin çevirisi 16 bölümden oluşuyor. İlk 9 bölüm Tolstoy’un hayatın ne kadar anlamsız ve kötü olduğunu açıklamasıyla geçiyor. 10. bölümden itibaren Tolstoy hayata gelmemizin bir sebebi olduğunu düşünmeye başlayıp Tanrı’yı bulma serüvenine giriyor. Hayatın anlamı ne sorusuyla başlıyor Tolstoy asıl sorgulamaya, hayatımın geri
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Karbon Kitaplar · 201723.1k okunma
70 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.