Meşruiyet sadece görünüşte süreklidir; söz konusu olan, ister bir insanın, bir hanedanın, isterse bir devrimin ya da bir ulusal hareketin meşruiyeti olsun, gün gelir işe yaramaz olur.
Seçme seçilme yaş ayrımı düzenin büyük oyunu. 'Yetişkin oldun' diye oy vererek sisteme meşruiyet kazandırmaya kandırılanlara, iş seçilmeye gelince 'Sen bekle' diyorlar.
Reklam
Perde arkasında savaş baronları var, ön tarafta siyasi kuklalar... Saldırı “uluslararası meşruiyet” gereği imiş. Bu tamlama, küresel çetenin çıkarlarının adı!
Remzi KitabeviKitabı okudu
Osmanlı'ya Özenmek
Bizde ise mazi mirasına yaslanmaktan ziyade sırtını çeviren bir siyaset hükmünü yürütmektedir. Bu vadide elân Türkiye’yi idare edenlerin referansları arasında yer alan Yavuz Sultan Selim Hân devrinin şeyhülislâmıyla bugün diyanet işlerine riyaset edenleri karşılaştırabiliriz. Osmanh’da şeyhülislâmlık makamına oturan pek çok âlim gibi küllî mütefekkir hüviyetine sahip olan Kemâl Paşa-Zâde, bir taraftan İbnü’l-Arabî’nin nasıl bir meşrüiyet zeminine oturduğunu gösteren bir fetvâ verir. Diğer taraftan, felsefede demir leblebi metinlerden olan Gazzâli'nin Tehâ'füt’üne hâşiye yazar. Mevlana'yı aktüel hâle getiren bir risâle kaleme alır. Tarihin bir milletin hafızası olduğunu gösteren metinlerin vücüd bulmasını sağlar. Hem entelektüel tarafı hem de halk tarafının güçlü olduğunu gösteren bir tavır sergiler. Referans haritası Ebü Hanîfe, Mâtürîdî, Gazzâlî, Fahr-i Râzî, İbnü’l-Arabî, Mevlânâ, Seyyid Şerîf Cürcânî ve Teftâzânî etrafında toplanır. Bugün Diyanet’i idare edenler ise fıkıhla hadis arasında gidip gelen, hayat tarzı itibariyle muhafazakâr olsalar da zihnen modernist olarak değerlendirilebilecek bir profile sahiptirler. Alevî açılımı etrafındaki duruş yakından incelendiğinde görülür ki bu meselede Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak’la tutturulan seviyenin altına inildiği bir müteârife hâlini almış vaziyettedir.
Sayfa 43
Mantık ve Gerçek
Çıkarın varsa adaletsiz davranmak, uluslararası bir ilke haline getirilmiştir. Bu ilke de, elbette, güçlü olanların yararına ve çıkarına işlemiştir. Sömürgeciliğin meşruiyet silahı olarak kullanılan bu ilke, halihazırdaki uluslararası ilişkilerde de, güçlü olanların zayıflar karşısındaki silahları haline gelmiştir. Başka bir söyleyişle, arkanda, seni yeteri kadar destekleyebilecek bir gücün bulunuyorsa adaletsizlik yapma ''hakkını'' elde edebilirsin; daha da başka bir söyleyişle, böyle bir durumda adaletsizlik yapmak meşru ve mubahtır.
Sayfa 227 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Sinan ile Sakine
Mardin’de tanıdığım ellerinde hint kınası olan gözleri efsunlu Süryani öykücü kadından dinlemiştim ben bu öyküyü. Sonra başka yerlerde de karşılaştım; Müslüman Kürtler, Ezidiler ile hep kirve olurlarmış. Ezidiler kirvelerini Müslüman Kürtler’den seçerlermiş, Müslümanlar da Ezidiler’den. Çünkü kirvelik beraberinde evlilik yasağını getirir.
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.