260 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
"Varlık zamanın özüdür." vs "Zaman varlığın özüdür."
Martin Heidegger
Martin Heidegger
'in 1927 yılında yazdığı Magnum Opusu '
Varlık ve Zaman
Varlık ve Zaman
'; filozofun nezdinde henüz miâdını doldurmamışken, onun ışığında
Immanuel Kant
Immanuel Kant
ve
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
Georg Wilhelm Friedrich Hegel
felsefeleri hakkında kritiklerini ders notları olarak oluşturmaya başlamıştı. İşte bu kitap da Heidegger'in Hegel'in en meşhur -ama onu kapsayan
Mantık Bilimi (Büyük Mantık)
Mantık Bilimi (Büyük Mantık)
ve
Mantık Bilimi (Küçük Mantık)
Mantık Bilimi (Küçük Mantık)
eserleri kadar
Hegel’in Tinin Fenomenolojisi
Hegel’in Tinin FenomenolojisiMartin Heidegger · Alfa Yayınları · 202050 okunma
OKUR'UYUZ YAZAR'IN: PEYAMİ SAFA
Kitap incelemelerinin yanında çok kitabını okuduğum yazar incelemeleri (araştırmalarım değil yorumlarım doğrultusunda) yapmak mantıklı geldi ve "Okur'uyuz Yazar'ın" adlı bir seri oluşturmak istedim. Bu seriyi de en sevdiğim yazar olan
Peyami Safa
Peyami Safa
'yla başlatıyorum. Psikolojik tahliller, dış görünüş betimlemeleri ve diyalektik
Reklam
Dini felsefeler
Doğu halklarında, metafizik düşüncenin, günümüze kadar ağır bastığı açıkça görülmektedir. Yani, doğu halklarının yaygın düşüncesi, dünyayı değişmezlik açısından görmeye yatkındır. Çin ve Hint felsefelerini, en yüksek noktaya ulaştıkları çağda inceleyecek olursak, bu felsefelerin birer değişmezlik ve durağanlık felsefesi olduklarını, yani dünyayı değişmez bir şey gibi ele aldıklarını görürüz. Eski Doğu felsefesinin en temel özelliği, durağan (statik) ve değişmez bir dünya kavramına dayanmış olmasıdır. Hintliler ve Çinliler, eşyanın tözünü, yani cevherini, hiç bir zaman değişmeyen ve kendi kendine özdeş olan bir şey olarak görmüşlerdir. Nitekim, Hintlilerin mutlak varlık olarak gördükleri Brahman-Atman, belli bir kişiliğe sahip olmayan ve değişikliğe uğramayan bir ilkedir. Çinlilerin Tao'su da böyledir. Bundan ötürü, Hintliler, maddi dünyayı, yani değişiklere konu olan dünyayı öz değeri olmayan bir hayal ve <<zevahir>> dünyası olarak görüyorlardı. Hatta bu dünyanın duyularımızın bizi aldatmasından doğduğunu ileri sürüyorlardı. Çinliler de, dünyanın değişmez ve ebedi bir gerçek olarak kavranılmasına bu dünyanın geçici görünüşlerinden daha fazla önem veriyorlardı.
Sayfa 10 - Sosyal Yayınlar
Din üzerine hatırda kalması faydalı metin
Doğu halklarının düşüncesinde metafizik düşüncenin ve idealizmin ağır basmasını böylece açıklayabiliriz. Ama bu idealizm, dinsel düşünce ile sıkı bir bağlantı halindedir. Bu halkların hayatında, dinsel etken, üstyapıda çok önemli bir rol oynamıştır. Hatta, bu halkların düşüncesinin genel olarak tamamen dinsel bir düşünce olduğunu ileri sürebiliriz. Buna karşılık, eski Yunan düşüncesinde, bu bakımdan ileri bir adım atıldığı ve idealizmin etkisiyle dinsel düşüncenin genel kültürün ve felsefenin düzeyine çıkarıldığı görülmektedir. Bu değişiklik, eski Yunanlıların içinde yaşadığı toplumsal yapının değişik olmasından doğmuştur.
Sayfa 13 - Sosyal Yayınlar
Birinci Bölüm Doğu Düşüncesi ve Diyalektik s.10-13
Doğu halklarında, metafizik düşüncenin, günümüze kadar ağır bastığı açıkça görülmektedir. Yani, doğu halklarının yaygın düşüncesi, dünyayı değişmezlik açısından görmeye yatkındır. Çin ve Hint felsefelerini, en yüksek noktaya ulaştıkları çağda inceleyecek olursak, bu felsefelerin birer değişmezlik ve durağanlık felsefesi olduklarını, yani dünyayı
Sayfa 10 - Sosyal Yayınlar
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Reklam
Perde Arkası!..
~•~ Akan kan, uğrunda öldükleri sembolik mit putunun iştihasını kabartıyor. Kapitalizmin olsun, komünizmin olsun avladığı insanları, dar bir mantık çemberinde, sıkı bir diyalektik veya düşünce cenderesinde sıkılıp boğulurken kendileri esas teori ve doktrine zıt da olsa, mitlerden kahramanlıklardan, eski metafizik kaynaklı gerilimlerden sağladıkları bir hava içerisinde ilerletiyorlar öncülerini. ~•~
Dünyâ uygarlığı tarihinde, Yunanlılar, ilk olarak insanoğlunun günlük ve somut yaşamına yüce bir yer vermişlerdi. Platon da dâhil olmak üzere, düşünürlerin mantıksal ve net açıklamaları, insan ruhunun karanlık köşelerini aydınlatmış ve ruh ile ötedünyâ arasındaki ilişkiler, bir inanç konusu olmaktan çıkıp, felsefî ve diyalektik düşüncenin konusu hâline gelmişti. Böylece insanoğlu, Tanrısallık düşüncesinin etkisinden sıyrılmış ve dinin yerini metafizik düşünce almıştı.
Sayfa 137 - PdfKitabı okuyor
Hegel'in kurduğu felsefe sistemi, metafizik sistemlerin souncusudur. Tek yanlı, kurgusal olan ve diyalektik yönteme dayanan bu sistem, kurgunun son sınırına varmış, bu yüzden de çürük bir yapı gibi çökmüştür. Bu nedenle Hegel'den sonra felsefede bir boşluk baş göstermiştir.
Durkheim’ın da tespit ettiği üzere (tam da bu tespit yüzünden metafizik yapmakla itham edilmişti), tinde toplum kendini, kendi cebrini ve baskısını bir kadiri mutlaklığa dönüştürerek ona tapınır.
344 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.