Ve şimdi "teselli"ye en çok ihtiyacımız olan yerdeyiz!
Yıllar boyunca övünüp durduk insanın "düşünen" bir varlık olmasıyla. Öleceğini bilen, irade sahibi, özgür, kendini konuşarak ifade edebilen bir varlık. Tarif edilemeyecek ayrıcalıklar değil mi?
Kimi ayrıcalıklar aynı zamanda tarif edilemeyen acıları da getirir beraberinde.
Sevdiğiniz birini düşünün meselâ, hasta yatağında, belki ona
Hasretinden Prangalar Eskittim (Bir daha hangi ana doğurur bizi!)
Bir kitap düşünün...
Henüz okumadığınız,
Kapağını dahi açmadığınız bir kitap...
Ne kadar yabancı geldi değil mi?
Şimdi bu kitabı okumadığınızı düşünün.
Belki de gerçekten okumadınız.
Kapağını dahi açmadınız.
Başlarda anlamakta zorlandım, ama okudukça tanıdık gelmeye başladı. Kim bu "Aylak Adam" diye soruyordum kendime, nereden tanıyorum, mahalleden biri mi, akrabam mı, eski bir arkadaş mı, bir filmde mi izledim yoksa? Bir türlü çıkaramıyordum. (Neyse, okumaya devam ettim..)
İnsanların; birlikte yaşama zorunluluğu hissettikleri için birlikte