- Peki ama, bu Hafızlık, İmamlık nasıl oluyor? İmamlık için bir şeyler bilmek lazım değil mi?
- A efendi, sorduğuna bak. Lazım olmaya lazım. Ama şimdi şehirlerde ipini sapını koparan, köylere hoca, imam, üfürükçü diye dağılır. Ben, bir aralık Kur'ân kurslarında sürttüm. Sesim güzel olduğu için köylere mevlüt, ilahi okumaya da götürürlerdi. Ama bu sefer burada kötü kapandık. Hoş, uzun boylu bir işim de yok ya. Köylü de benden pek bir şey beklemez. Ölü kaldırır, ezan okur, namaz kıldırırım. Zaten camiye, dostlar alışverişte görsün diye gelirler. İçlerinden kaç tanesinin doğru dürüst abdesti olduğunu Allah bilir.
Mücadele Birliği: Liderleri; Necmettin Erişen, Aykut Edibali, Mevlüt Baltacı, Melih Gökçek ve Yılmaz Karaoğlu' dur. Gayesi; merkezi otoriteye bağlı İslami esaslardan kuvvet alan devlet nizamım kurmaktır. Antikomünist olmak, anti-sosyalist olmak, antikapitalist olmak, milli değerlere saygılı olmak, İslam' a tam bağlı olmak ve İslami esaslara göre yaşamak, bu kuruluşun ana umdeleridir. Sağ eğilimli gençler, bu örgütün faaliyet alanına girer. Yan kuruluşu ise, Milliyetçi Kültür Birliği' dir.
Sayfa 69 - Telgrafhane Yayınları 3. Baskı 2017Kitabı okudu
Yazar Bismil köyüne bağlı çöltepe köyünde okumaya başladı
Ortaokulu Batman'da Liseyi de Diyarbakır'da okudu
Lise yıllarında bir kaç kez tutuklanan yazar 1980 askeri darbesinden evvel GENÇ EMEKÇİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ'nin Diyarbakır şubesi yönetim kurulu üyeliğini yapmaya başlayınca bazı birimlerin gözüne battı ve yıllarca mahkum kaldı
Özellikle 1981-1984 yılları arasında savunmanın güçlüklerini anlatmak haftaları hatta ayları alıyordu
Suçsuz yere Diyarbakır zındanında işkence gören babalar ve oğullar kadınlar ve kızlar yüzü gözü şiş kan revan içinde yargı önüne çıkartılıyordu
Bir insanın kaldıramayacağı işkencelere maruz kalmıştı o suçsuz insanlar
Geceler gece gündüzler gündüz olmaktan çıkmıştı
Uykular bölünmüştü
Diyarbakır cezaevi üstünde Karabulutlar dolaşmaya başlamıştı
O zamanlar idam cezası alan Şükrü Göktaş şöyle dile geliyordu "ilk işkence uygulamalarını başlatan Havacı Başçavuş Mevlüt Akkoyun daha göreve başladığının ilk günü bütün koğuşlar basılmış tüm tutuklular dayaktan geçirilmişti dayak ve baskın faslı saatlerce sürerdi"
"Bana bakın şu sağ elimdeki değnek köteğimdir sol elimdeki zincirim ise tespihimdir*" Mevlüt Akkoyun
Dünyanın hangi ülkesinde mahkûmlara suçsuz yere işkence gören mahkûmlara cop sokulup başları foseptik çukuruna batırılmıştır işte bu mahkûmlara bu "statû" layık görülmüştü statüsüzlük statüleri vardı
Cezaevinin kuralları eğitimleri ve işkenceleri programlı beyin yıkama ve hafızayı yitirtmeye yönelikti
İTİRAFÇILIK: bu politikayla tutukluların bir birlerine düşman hale getirilmesi hedeflenmişti
İslam Felsefesi tarihine dair giriş olarak tasarladığımız bir çalışmadır. Kitabı gören dostlarımız bu eserin hacim olarak Girişin ötesinde olduğunu vurguluyorlar. Fakat şu şekilde ifade edebilirim. Bu eser, sahaya ilgi duyan belli bir alt yapı sahibi olmak isteyen dostlar için temel tartışma konularını problematik olarak vermektedir. Konuların dağılımına bakıldığında ilk olarak İslam Felsefesi ifadesinin anlam ve tutarlılığından başlayarak, Mantık, bilgi felsefesi, Bilim Tarihi ve Felsefesi, Varlık Felsefesi, Siyaset Felsefesi sahalarındaki birikim analiz edilmektedir. Bu ileriye dönük okumaları destekleyici bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor. Öncelikle tematik okuma, sonrasında İslam Felsefesi Teşkkül Dönemini kendi içinde, İslam Felsefesi Tenkid dönemini kendi içinde, en sonunda da her bir filozofu kendi sistematiği içinde ele alarak devam ediyor. Sonrasında akademik çalışma aşamasına gelinmiş oluyor. Bu aşama sorunların tespiti ve çözümüne yönelik bir farkındalığı da kazandırmış oluyor.