ilk sayfasından itibaren tuttu yakamdan taa batman sokaklarına kadar sürükledi. diyarbakır caddesinde yürüdüm, yılmaz güney sinemasının önünde bekledim, acımış çay içtim, korsan bir kitap aldım bir tane de kaçak sigara sonra kanepenin altına girip ağladım, minik bir delikten bana bakan minik çocuğun kafasını okşadım, kırmızı pazartesiden bir sayfa koparıp yemek nasıl bir şeydir acaba diye düşündüm, evimin bahçesini bir kitap mezarlığına çevirdim.... çarpıcı, sarsıcı, sürükleyici gibi bir dünya klişe sözcük kullanılabilir elbette ama yeterli midir? işte orası tartışılır. yakın geçmişin hizbullah gerçeğinin, işkencelerinin, cinayetlerinin, kaçırmalarının, toplu mezarlarının, mezar evlerinin sıradan insanların hayatında ne kadar derin yer edebildiğini çok güzel göstermiş.