İlim talebinden beklenen, şuurlu ve basiretli biri olması için mevzu hadislere dair kitaplara çok bakması ve iyice gözden geçirmesidir. Çünkü bu kitaplara tekrar tekrar bakmak mevzu hadislerden daha çok sakınmasını ve daha fazla uzaklaşmasını sağlar. İlim talibi, bu yönüyle mevzu hadis kitaplarına bakmaya her zaman muhtaçtır.
Aşk bir hastalıktır, izdivacın, yahut müşterek hayatın zincir olmadığı, kadında, erkekte vefa yahut aşk bir hadise, milyonda bir insanın başına gelen, sanat ve tarihe mevzu olan bir hadisedir.
Sayfa 166 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aşk bir hadise, milyonda bir insanın başına gelen, sanat ve tarihe mevzu olan bir hadisedir. Bütün iptidai insanlarda olduğu gibi sizde de henüz hulya ve şiir var. Aşkın tarihte ve dünyada bir tek örneği, alameti azizlerin insaniyete aşkıdır. Fakat bu milyonda bir insanın başına gelen bir hastalık, belki isteridir. Sevdiği fikir, yahut insan için taşıdığı zincirin etlerine batarak kanayan yerlerini öpen, gerildiği çarmıhtan elleri ve göğsü kanarken; kalbini delen çivinin altında ölürken, bu azap vereni takdis ederek, vecd içinde ölmek azizlerin ve pek ender aşıkların, o da tarihe karışmış aşıkların karıdır.
Dinde –bilmeden- bir tahrîf yapabileceği endişesiyle hadîs rivâyetinde son derece titiz ve uyanık davranan sahâbilerden biri de Abdullâh bin Mes’ûd’dur. Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellemden bir hadîs rivâyet edeceği zamân, boyun damarları şişer, terler ve gözlerinden yaşlar akardı. Bu meselede aşırı bir dikkat ve titizlik gösteren sahâbilerin başında Ömer radıyallâhu anh gelir. Nitekim hadîslerin bizzat din olduğunu göz önüne alan Hz. Ebûbekir, bir hadîsin sıhhatine delîl istemek husûsunda Ömer radıyallâhu anh gibi davranmıştı. Hz. Osmân da bu mevzûda selefleri gibi davranmıştı. Hadîsleri kabul etmedeki husûsî metodu ile Hz. Ali dikkati çekmektedir. Peygamber aleyhisselâmın söylemediği bir sözü ona nisbet etmektense, gökten yere düşmeyi tercih ettiğini söyleyen Ali, Rasûlullâhtan bizzat duymadığı hadîsleri rivâyet edenlere yemîn ettirirdi.
Mevzu olduğu iddia edilen bir hadise göre, "Oğul babanın sırrıdır." Onun suyundan, toprağındandır. Boy veren sürgün, çatlattığı tohumun mahiyetincedir. Oğulun mahiyeti babasında saklı olduğu gibi babanın açıklaması da oğulda gizli. İkisinin manası birbirindedir.
Zayıf hadîslerle amel edilir mi veya ne tür konularda amel edilir? Zayıf hadîs derken kastedileni açıklamak durumundayız. Çünkü çok zayıf da hafif zayıf da zayıf hadîs olarak adlandırılmaktadır. Oysa bunların teknik tabirleri farklıdır. Râviler için “oldukça zayıf, çok zayif' tabiri kullanılmaktadır; ama hadîsler için çok zayıf veya şiddetli-
Reklam
279 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.