"Zaman ve mekanın kanunlarına, bunları bildiğimizi sandığımız kadarıyla itimadım an itibarıyla yerinden sökülmekte. Maddenin yok edilemezliğine, enerjinin korunumuna, hareketin temel kanunlarına olan inancım sarsıldı ve sendeliyor. Etki ve tepkinin birbirini izlemesinin gerekliliğine, hasılı neden sonuç ilişkisine ve nedenselliğe olan inancım darmadağın oldu. Tüm harikalara inanabilir, tüm mantıksız alametleri normal kabul edebilirim. Evren bana artık, en azından bilinmeyenin o muazzam, boş perdesi önünde, birbiriyle bağlantılı nedenlere dayanan, az çok idrak ve tahmin edilebilir hadiselerin düzenli seyriyle dolu bir sahne gibi gelmiyor; sorumsuz, muzip, habis bir şeylerin cirit attığı, hesap edilemeyenlerin neden olduğu bir şey gibi geliyor."
"Gerçekten de, içine düştüğüm açmazın ufak tefek dertleriydi bunlar. Önümde Yondo, dev bir güneşin kızıl ve hastalıklı aydınlığında, bir afyon düşünün bitip tükenmek bilmeyen toprakları gibi uzanıyordu karanlık gökyüzüne doğru."