Saat bir buçuğu bulduğunda kalan son zevk damlası da buharlaşmış, ardında sadece baş ağrısı bırakmış oluyordu. Harikulade bir dünyanın harikulade sakinleri değil de sefil ve rezil bir şekilde sarhoş olmuş, karın tokluğuna çalışan bir işçi grubu olduğumuzu idrak ediyorduk. (…) Genel olarak bakıldığında, mükemmel ve coşkulu bir halde mutlu olduğum o iki saat, ardından gelen baş ağrısına değiyordu. Mahalledeki bekâr ve gelecekten ümidi olmayan birçok erkek için haftalık içki âlemi, hayatı yaşanılır kılan tek şeydi.