Ve bir Nazım Hikmet şiiri düğümleniyor boğazımda. “Piraye. Gel sana muhtacım", diyor şair
‘sana muhtacım’.
Ve bir Özdemir Asaf şiiri yayılıyor geceye. “Günün en güzel saatleri bunlar, yanımda kal”, diyor şair.
'yanımda kal’.
Ve bir Atilla İlhan şiiri dağılıyor içimde. “Ben sana mecburum”, diyor şair.
'sana mecburum’.
Gözlerimden akıyor, Cahit Sıtkı'nın dizeleri. “Öldük, ölümden bir şey umarak”, diyor şair. Şair öldü.
'ölümden bir şey umarak’
Kalbimi parçalıyor, Cemal Süreya'nın dizeleri. “Oysa ben senin gözlerinsiz edemem, bilirsin”, diyor şair.
'gözlerinsiz edemem’.
Yalnız hissediyorum. Boşluğa itiyor beni, Sabahattin Ali'nin satırları. “Başkalarının oldun mu ? Benimsin diyemediğim”, diyor şair.
'benimsin diyemediğim’.
Sonu düşünüyorum, Necip Fazıl'ın bir şiirinde. “Yavaşça dalacağım o kalkılmaz uykuya” diyor şair. Şair dalmışken derin uykuya, ölümü anlattığı dizelerden hayat doğuyor. Ölmemiş şair. 'yavaşça daldığı uykusunda’...