“Ruh boşu boşuna bin derman arar;
ben köle olalı, o çırpınmakta
dönmek için eski yoluna tekrar.
İşte deniz ve dağ; kılıç yanmakta:
Ben bütün bunlarla yaşarım zar zor.
Dağa tırmanmama izin vermiyor
aklımı fikrimi alıp götüren.”
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Yapıtları, ölü ya da diri bütün öbür sanatçıların yapıtlarını aşan ve gölgede bırakan kişi esin dolu Michelangelo Buonarroti'dir, sadece bir sanat dalında değil üçünde birden üstündür o. Yapıtlarının doğadan üstün olduğu söylenebilecek kimseleri geride bırakmakla kalmaz, üstünlüğü tartışılmaz olan antik çağ sanatçılarına da taş çıkartır.
"eğer sizden sokakları süpürmeniz istenirse, michelangelo'nun resim yaptığı, beethoven'ın beste yaptığı veya shakespeare'in şiir yazdığı gibi süpürün. o kadar güzel süpürün ki gökteki ve yerdeki herkes durup 'burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş.' desin"
Michelangelo'nun Davud'undan ayrılamıyordum, erkek bedeninin güzelliğini böyle bir yücelikle gösterenin bir kadın değil de erkek olması, canımı acı verecek denli derecede şaşırtıyordu. Bu, kadınların tahakküm altında olmalarıyla açıklansa bile, bir şey sonsuza dek kaçırılmış gibime geliyordu.
Eğer bir adamın işi sokakları süpürmekse,
Michelangelo nasıl resim yapıyor, Beethoven nasıl beste
yapıyor veya Shakespeare nasılşiir yazıyorsa
öyle süpürmeli. Sokakları öyle güzel süpürmeli ki
yerdeki ve gökteki herkes bir an durup
burada işini çok iyi yapan bir adam yaşıyormuş demeli.
Michelangelo veya Rembrandt, Delacroix veya Cézanne, Picasso beya Matisse, hatta daha yakın dönemden de Kooning veya Warhol ayarında kadın sanatçı yoktur, aynı zamanda bunlara eşdeğer siyah Amerikalı sanatçı da yoktur.
"Hayır sevgilim. Sen olduğun gibi güzelsin, çok değerlisin. Hep öyleydin, öyle kal... Ben seni seviyorum, oldukça fazla... Evet seni unutur gibi olduğum zamanlar oldu doğru, lakin hiçbir zaman tam anlamıyla gidemedim senden. Hep aklımdaydın ben fark etmesem bile bilinçaltım hep sendin. Zaten o yüzden değil miydi, gündüzleri unuttuğumu sanmam,
...
Lodovico Buonarroti, Michelangelo'nun babası, oğlundaki salt mükemmelliği hiç anlamayan son derece varlıklı bir adamdı, bu yüzden bazen onu dövüyordu. Hiçbir çocuğu, hayatını kazanmak için ellerini kullanmayacaktı. Bu yüzden Michelangelo ellerini kullanmamayı öğrendi. Yıllar sonra, şehri gezen bir prens, Michelangelo'nun atölyesine girdi ve ustayı, tek parça halinde 5,5 metrelik bir mermer parçasına bakarken buldu. O zaman prens, söylentilerin doğru olduğunu anladı. Michelangelo son dört aydır her gün buraya gelmiş, mermere bakmış ve evine dönmüştü. Bunun üzerine prens aşikar olanı sordu, "Ne yapıyorsun Michelangelo?" ve Michelangelo da prense dönüp ona baktı. Sonra fısıldadı... "Çalışıyorum..."
3 yıl sonra mermer parçası Davut Heykeli oldu...