‘’ «Cemile Bupaşa Komitesi,» Gisele Halimi, Germaine Tillon, Anise Postel-Vinay ve benden kuruldu, 25 Haziran günü Bakan'ı görmeye gittik. Bakan Michelet bizi gayet soğuk dinlemiş, sonra da Bay Patin'le görüşmemizi salık vererek kapı dışarı etmişti. «Bu işkence düşkünlüğü nazilerden kalma bir alışkanlık oldu bizde, kangren gibi bir şey» diyordu.
Cezayir’e ayak bastığımda gökyüzü güney yönünde çöl sarısı,
kuzey yönündeyse bulutsuz ve masmaviydi. Aylardan aralık olmasına karşın
hava yaz günü gibiydi. Mitidja tepelerinden esen ılık rüzgâr servi
ağaçlarında deniz şarkıları söylüyor, Rue Michelet caddesinde yürüyen
kadınların eteklerini uçuruyordu. Çok değil, hafiften…
Aşağıya, büyük camiye doğru yürüdüm. Orada, bildiğim bir otel vardı.
Kasbah’ın biraz dışındaydı Aicha-Rachgoun Oteli. Ucuz bir oteldi.
Kalitesi de ona göreydi. Bavulumu odaya bıraktım.
Dışarı çıkıp yazı aratmayan o aralık gününde yokuş yukarı,
Fransız mahallesine doğru yürümeye başladım.
"Michelet doğru söylemiş, kuş yuvasından belli olur, insan vatanından. Sağlam bir coğrafi temel olmadıkça, tarihin aktörü olan halk âdeta havada yürür, Çin resimlerinde olduğu gibi."