Şöyle bir şey okumuştum: “Dostoyevski’nin bazı kitaplarını okumak üniversite bitirmek gibi” bir şey.
Suç ve Ceza’yı okuduktan sonra bu cümlenin ne kadar doğru olduğunu daha da iyi anladım.
Üniversiteyi bitirdikten sonra bir boşluğa düştüm. Kitabı bitirdikten sonra da aynı hissi yaşadım. Haziran ayında iki kere üniversite bitirmiş oldum buruk bir sevinçle..
Bir insan nasıl bu kadar derine inerek her şeyi en ince ayrıntısına kadar ilmek ilmek yazar hayret verici gerçekten.
Bazı cümleleri iki üç defa okudum altında yatan anlamları iyice özümsemek için.
Resmen tasvir etmemişsin yaşamışsın her şeyi, önünde eğiliyorum Sayın Dostoyevski…
Kendimi zaman zaman romanın içimde yaşarken buldum.. Raskolnikov’la birlikte tedirgin olduğum sahneler, kaçış planları, aileme her şeyi anlatma isteği, kafamda yankılanan onlarca soruyla baş başa kaldığım, kalmak istediğim, yalnız her şeyin üstesinden gelebileceğime inanmışlığım ve… ve…
Daha ilk sayfada beni etkisi altına alan bu esere gerçekten güzeldir demek az kalır. Harikulade mi muazzam mı ya da bilemedim siz de okuyunca hislerimi anlarsınız.
En son FEVKALEDE de karar kıldım :))
Kitapla ilgili o kadar çok alıntı paylaştım ki utanmasam bi o kadar daha paylaşabilirdim :Dd
Hep “bir kitap karakteriyle tanışma fırsatınız olsaydı kim olurdu?” soruyla karşı karşıya kaldığımda cevapsız kalırdım.
Sonunda buldum: RASKOLNİKOV!!!
Seni tanımak büyük bir zevkti bana yalnızlığınla, çilenle,mutsuzluğunla, heyecanınla, hezeyanınla, monomonluğunla, bilginle, duruşunla, sevginle, aşkınla, hayata bakış açınla… çok şey kattın, öğrettin ve kazandırdın.