Sultan, Romanos'a eğer Romalılar kazansaydı, onun kendisine ne yapacağını sordu. İmparator hiç tereddüt etmeden Semi ölünceye kadar kırbaçlatırdım diye cevap verdi. Fakat ben dedi Alp Arslan seni taklit etmeyeceğim. Bana söylediğine göre, sizin İsa'nız alçak gönüllülüğü ve hataları affetmeyi öğretiyor. Kibriyle karşı çıkıp acize merhamet ediyor.
Sayfa 268 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Sizde gene iyi, biz de Dolar ya da altın alsan kudretli devletimiz vergi adı altında .... alıyor. Bacamdan duman çıkıyor diye, ahırımda canlı sığırlarım var diye vergi ödedim.
Reklam
Bağır, bağır biraz kızanım, abe bağır ki duyayım! Kulaçıklarım kulak olmaktan çıkalı hani oldu be, yiğit. Ee, sen de gaytanı boynuna geçirsen, tokmağı eline alsan, vursan davulun karnına tam kırk dört yıl, görüm kalırmıymış sende kulak diye bir şeycik!
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
İblis'e Karşı Direnmek
"Bunun için Tanrı'ya bağımlı olun. İblis'e karşı direnin, sizden kaçacaktır." (Yakup 4: 7) "Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor. Dünyanın her yerindeki kardeşlerinizin de aynı acıları çektiğini bilerek imanda sarsılmadan İblis'e karşı direnin." (1.PETRUS 5:8-9) "Öyle
Sayfa 317 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
"Demek ben harbiyelilerle zenginler benden iyi yaşasınlar diye savaştım, öyle mi? Onlar aslan payını alıp ağızlarını tadlandırsın, ben soğan ekmek yiyeyim... Söyle işçi arkadaş, sen buna ne dersin ha?"
Reklam
Türk Destanı Üzerinde Çalışanlar Benim bildiğime göre Türk destanı üzerinde ilk çalışan Türk, merhum Ziya Gök Alp’tır. Kendisi iyi bir şair olmakla beraber Türk destanının bazı parçalarını sade ve özlü bir dille nazma çekmiş ve bununla ilmi değil, yalnız millî ve terbiyevî bir gaye gütmüştür. Fakat Gök Alp’ın çocuklar için yazdığı ve aslına göre
Fahruddin Razi'nin tefsiri'nden "Allah"
"-Kimilerine göre, CİBRİL'in anlamı 'ABDULLAH'dır. Çünkü 'CİBR', 'abd'; 'İL' de 'ALLAH' demektir. Mikail de 'Abdullah' demektir. İbn Abbas ve ilim ehlinden bir topluluğun görüşü de budur. Bununla birlikte Ebu Ali e's-Sûsi'ye göre bu görüş iki nedenle doğru değildir: Birincisi: Allah'ın adlan arasında 'İL' diye bir ad bulunmamakta. İkincisi: Eğer Cebrail ve Mikail'deki "İL", "Allah" anlamına gelseydi sözcüğün sonu 'mecrur' (esre) olurdu." (Bkz. Razi, c.3, s. 196.) Razi'nin tefsirinde, aynı sayfada, Ebu Ali'ye cevap verildiği görülüyor: "-'Cibr' ve 'İL' Arapça olsalardı Ebu Ali e's-sûsi'nin dediği doğru olabilirdi. Ama bunlar (Cibr ve İl) İbranca'dırlar. İbranca dilindeyse, ad tamlaması (izafet), adın rneksur (esre) olmasını gerektirmez." (Bkz. Aynı sayfa, not:l.)
Sayfa 7 - Kaynak Yayınları, 10. baskı, PDFKitabı okudu
Azrail, Cebrail, Mikail, İsrafil
"Allah"ın ve "ilah"ın, tüm Sami dillerinde yer alan ve "tanrı", "baştanrı" anlamı verilen "El" ya da "il" ilişkili olduğu ileri sürülür. Taberi'nin "Camiu'l-Beyan Fi Tefsiri'l-Kur'an" adlı ünlü tefsirinde de belirtildiği gibi birçok islam büyüğünün görüşüne göre, Cebrail'de, Mikail'de, İsrafil'de, Azrail'de... bulunan "il (ya da el)" "Tanrı (Allah)" anlamına gelmektedir. "Cebr", "kul" demek olan "abd" ; "Mika" da "kul -cuk (küçük kul)" demek olan "ubeyd" anlamındadır. Onun için "Cebrail "Tanrı'nın kulu" demek olan "Abdullah"; "Mikail" de "Tanrı'nın kulcuğu" demek olan "Ubeydullah" ile eş anlamlıdır. Bu görüşte olanların adlan arasında, İbn Abbas, Abdullah İbn Hars, İkrime, Ali İbn Huseyn gibi adların da bulunduğu görülmekte. Dahası: Ebubekir'in de (Halife), "İl"i "Allah" anlamında kullanmakta. "Yalancı Peygamber Müseyli-me"nin yandaşlarına: "-Yazık size nasıl bir inanca kapılıyorsunuz! Tanrı'ya antiçerek söylerim ki 'Tanrı'dandır' diye ileri sürülen bu sözler 'İL'den (yani Allah'tan) gelme değildir..." dediği aktarılmakta, "il"in ibranca olduğu ileri sürülüyor. Abdullah İbn Hars bu görüşte olanlardan. (Tüm bunlar için bkz. Taberi, tefsir, c.l, s. 346-347.)
Sayfa 7 - Kaynak Yayınları, 10. baskı, PDFKitabı okudu
Şehir ışıl ışıldı; ışıklar yanıp sönüyor, her yeri hareketlendiriyordu. Tiyatro Meydanı’nda otobüslerin beyaz ışıkları ve tramvayların yeşil farları birbirine karışmıştı. Muir & Merrilees’in sonradan inşa edilen onuncu katında, üzerinde rengârenk ışıklar taşıyan bir kadın, elinde tuttuğu “İŞÇİ GÜVENLİĞİ” pankartındaki harfleri teker teker
Sayfa 55 - Dedalus YayınlarıKitabı okudu
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.