Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir çift mutluluk

Bir çift mutluluk
@milena2712
25 okur puanı
Kasım 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Cümlelerimi tamamlayamıyorum. Onlar da benim kadar yarım…
Hani bazı insanların ayakları bir üşür pir üşür… O ayaklar ısınmadıkça vücut ısınmaz. Ha, işte tam da öyle bir hal içindeyken çıktın karşıma. Fakat üşüyen ayaklarım değildi Altemur. Üşüyen yüreğimdi! Bilir misin üşüyen bir yüreğin üzerine üç çift yorgan da atsan ısınmaz. Daha dün gibi aklımda seni gördüğüm o ilk gün. Şaşkındım. İçime dolan sıcaklık, ayakları ısınmaya başlayan bir insanın sürurunu yaşatmıştı bana. Sonra daha fazla ısınmaması için mücadele ettiğimi bilmem kaç gece gözyaşı dökerek dualar ettiğimi bilmezsin… Hiç bilmeseydin keşke…
Reklam
Kaktüs çiçeğinin dilinden… Her insan bir çiçekte kendini bulur. Kimi gül, kimi karanfil. … Kimi nergis, kimi sümbül. Bense kocaman yalnızlığımı bir kaktüste buldum. Çırılçıplak bir yalnızlık! İçi su, dışı diken dolu bir kaktüs… Bilir misin kaktüslerin yalnızlığını… Diğer çiçekler gibi değildirler. Albenisi yoktur mesela bir krizantem, bir sıklamen, bir papatya, orkide gibi… Ne iris çiçeğinin zarafeti vardır bende ne nergisin kokusu… Ne mağrur kamelyaya benzerim, ne sevgilinin saçlarına aşkla takılan bir papatyaya… Dışımı saran tüm dikenlerimle “Dokunmayın bana!” der gibi yaşarım. Sen de dokunma! Ne senin, ne benim, ne de başka birinin canı yansın istemem. “Diken sende, senin nasıl canın yanar?” demeyesin. Canın yanarsa canım yanar bilesin!
"Kadere olan rizamiz, yazan'a olan askimizdandir..."
Reklam
Ben senin gözlerinde en güzel masalı okudum...
Süt dişlerimi dökerken gitmiştin… Kaybettiğim dişlerim ağzımın içinde, sense kalbimde sanki bir daha asla dolmayacak kocaman bir boşluk oluşturmuştunuz. Şimdi gülümseyerek baktığım aynanın karşısında, ağzımın içini dolduran dişlerimi her fark ettiğimde kalbimde açtığın boşluk düşüyor aklıma. Yerine koyamadığım onca şey girdi bu kalbe… Olmadı! Dolduramadım o boşluğu… Payıma “Kalan” olmak düşmüştü. Dönmeyeceğine aklım erdiğinde, güçsüz kalmış, teslim olmuştum… Savaşacak gücümü yitirmiştim hayatla. Sana doğru yürümek istemiş olmak işe yaramıyordu. Bilirsin Coğrafyam iyi değildi. Hala da iyi değil! Hiçbir şehir adı “İstanbul’u” duyduğumdaki kadar acıtmadı içimi. Havva annemizin yeryüzü zindanında Adem babamızı aradığı gibi bir şeydi benim seni aramam. Elimde olmayan bir adresi bulamazdım. Buna rağmen sana ne çok mektup yazmışlığım vardı bir bilsen… Yazıp yazıp yaktığım… Yine de onlara yaşattığı mutluluğu yaşattı yaradan. Onlar kırk yıl sonra, biz ise kırk yaşımızda kavuştuk birbirimize. Sen benim kabul olan duamsın… Süt dişlerimin yerini dolduran dişlerim bir bir dökülmeye başlarken çıktın geldin. Avazım çıktığı kadar haykırmak istedim “Hoş geldin” diye… Saat yönüne ters istikametteydi zaman. Ağzımın içi boşalırken kalbimdeki boşluk doluyordu. Ahh her şeye değer! Şimdi iste tüm dişlerimi sökeyim. Nihayet nereye doğru yürüdüğümü değil, koştuğumu biliyorum. Günlerce adres arayan bir postacının adresi bulmasıyla oluşan sevinci var yüzümde.   Sen bana gözyaşı olsan da kal… Adresini bilmediğim yerlere gitme bir daha.
"Keder, sizi deştikçe kalbinizde neşeye daha çok yer açar" Halil Cibran...
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.