Yazmayı, söylemeyi bile doğru dürüst beceremediğimiz sözcüklerden oluşan bir dil kullandığımız için birbirimizi anlayamıyoruz. Politik, sosyal, ekonomik yaşamımız da bu nedenle karmakarışık. Yaşamımızdaki kargaşayı dile bağlayabileceğimiz gibi, dildeki kargaşayı da kafamızdaki karışıklığa bağlayamaz mıyız?
Bir kez daha anladık ki çözüm üretmek için bugünün ötesine uzanıp geçmişin deneyimlerine bakmak yararlı oluyor. Yanılgımız çoğu kez kendimizi, bizden önce yaşamış olanlardan daha akılı sanmamızdan kaynaklanmıyor mu?
Kapıda bir yüzbaşı gelenleri biraz da hayretle karşılar: "Nerelerdesiniz? Ayın birinde gelmeniz gerekiyordu!" Mehmet Ali Handan'ın yanıtı: "Ayın birinde gelemedik, günün birinde geldik yüzbaşım."
Bir Mimarlik ogrencisi olarak hocalarımın tavsiyesi üzerine okudum. Kitap yazılmak icin yazılmış size bir bilgi katmayacaktır. Mimarlik hakkında kendinizi geliştirmek isterseniz yabancı mimarların kitaplarını okuyabilirsiniz daha verimli olacaktır.
Mimarlar Dik Durur!Doğan Hasol · Yapı Endüstri Merkezi Yayınları · 2011158 okunma
"Biz mimarlar sürekli kazık yiyoruz"
"İşte o sayede dimdik ayaktayız ya! .. "Böylece, mimarların nasıl dimdik ayakta kalabildiklerinin sırrı çözülmüş oldu.
Her mimar biraz günahkardır.
Bir söyleme göre, doktorun hatası toprak altında mimarınki toprak üstünde olurmuş. Bir başkasına göre de doktorların hatasını toprak örtermiş , mimarınkini ise ağaçlar...
“Bakın Bay Miller... Deminden beri şu iskeleye yanaşıp ayrılan motorları, inip binen yolcuları görüyorsunuz. Şu kalkan motora bakın... Biz Avrupa’dayız; onlar on dakika sonra karşıda, Asya’da olacaklar. Biz Avrupa ve Asya arasında mekik dokuyan toplumuz. On dakika içinde Asyalı ya da Avrupalı oluveririz. Sizin Türkiye’yi anlamanız kolay değildir.”