Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
y.
y.
@mindlife
kendimden/kimseye
336 reader point
Joined on August 2018
Okuma Hedefleri
İlişkilerin Günlük Hayatı Üzerine Kısa Bir İnceleme
Alper Hasanoğlu keyifle takip ettiğim bir psikiyatrist. İzlediğim videoları, okuduğum yazıları oldukça dikkatimi çekiyor. En son çıkan kitabı Hayat Bilgisi'nden önce bunu okumak istedim çünkü kendisi aslında bu kitabının geride kaldığını ve ismi sebebiyle özellikle çok sevdiğini paylaşmıştı.
Hasanoğlu insanın kendisi, diğer kişiler ve hayatla ilgili ilişkilerini irdelemesi noktasında çok güzel bir içerik oluşturmuş. Aşk, kadın-erkek ilişkileri, psikoterapi, aile ilişkileri, narsisistik duygular üzerine birçok başlıkta yazılar yazmış. Bunları yazarken elbette birçok insanı mesleği sebebiyle görmüş, analiz etmiş. Hem toplumu hem de kendini de eleştirdiği bölümler var. Okurken oldukça keyif aldım.
Psikoloji üzerine okumaları çokça seviyorum. Özellikle bu kitabın dilinin oldukça sade olması çok güzel. Günlük hayata maruz kalıp farkında olmadığımız şeyleri bu şekilde fark edip kendimizi koruyabiliriz. Okumanızı tavsiye ederim.
İtaatsizlik Üzerine Kısa Bir İnceleme
İtaat nedir ya da itaat ne değildir? İnsanlar neden itaat eder ya da itaat ettirilir? Boyun eğmek gönülden mi yapılmalıdır yoksa baskı ve zorbalıkla mı? İnsanları siyasi anlamda manipüle etmek neden önemlidir? Azınlığın istekleri çoğunluğa neden ağır basar?
Bu kitap dili ve konusu bakımından gerçekten çok başarılı. Az sayfada çok şey anlatan Fromm, itaatsizliğin değeri üzerine fikirlerini çok güzel aktarmış. Sadece sözel olarak itiraz etmenin değil bu itiraz sonucu harekete geçmenin öneminden bahsediyor. İtaatsizliğin günah, itaatin erdem olarak sunulması insanları ahlaki ve etik olarak etkiliyor. Bunun sonucunda da toplumun yapısı şekilleniyor. Yüzyıllar boyu aktarılan bilgiler, fikirler, ideolojiler bunlardan mutlaka etkileniyor ve faydalanıyor.
Ben çevirisini de çok beğendim. Çokça altını çizdim. Birkaç tanesini de ekledim.
Kurgu dışı okumalar yapmayı seviyorsanız mutlaka öneriyorum.
"NBHAÖ" Üzerine Kısa Bir İnceleme
Yaklaşık 2018 yılından beri okuma listemde olup, alıp okumadığım ama neden okumadığımı bilmediğim kitabı sonunda okudum. Ne Biliyorsam Hepsini Anaokulunda Öğrendim, ismi ile müsemma, üniversitede bitirdiğim bölümümle çok bağlantılı olması sebebiyle okumayı çok istediğim bir kitaptı. Bir gün Ayşen Gruda'nın videosunda denk gelince de artık
Reader Follow Recommendations
"Düşünceler" Üzerine Kısa Bir İnceleme
2023 listemde olup benim okumakta çekindiğim fakat bir o kadar merak ettiğim kitabı bitirdim.
Öncelikle çok çok mutlu olduğumu söylemeliyim çünkü hem bu sene okumuş hem de tam zamanında okumuş oldum.
Marcus Aurelius bildiğimiz gibi Eski Roma İmparatoru. Bir yöneticinin bu denli felsefe bilgisine sahip olup ve felsefeyi sevmesi harika bir şey.
"Lüzumsuz Adam" Üzerine Kısa Bir İnceleme
"Bineyim bir Boğaziçi vapuruna günün birinde. Bebek'le Arnavutköy önlerinde arka taraftaki oturduğum kanepeden kalkayım, etrafima bakayım; kimseler yoksa, denizin içine bırakıvereyim kendimi."
Lüzumsuz Adam, Sait Faik Abasıyanık'tan okuduğum 5. kitap oldu. Abasıyanık'ın dilini gerçekten çok seviyorum. Sebebi bir kere samimi olmasından ötürü. Doğayı, insanları çok güzel anlatıyor ve betimliyor. Gözlem yeteneği çok güçlü zaten. Ayrıca bunca öykü yazmak kolay değil. Gerçekten çevremizde görebileceğimiz ya da farkında olmadığımız ayrıntıları kitaplarında o kadar güzel veriyor ki öyküler alıp götürüyor insanı. Zaman, insan, doğa, ilişkiler üzerine kağıda ince ince işlenmiş ama uğraşsız gibi gözüken öyküleri beni Abasıyanık'a yaklaştırıyor. Eminim ki öykülerini çok titiz davranıp yazıyordu. Denizciliğe ait kullandığı terimler ya da bazı ağızları öykülerinde kullanması yazdıklarını daha zengin kılıyor.
Ben kendisinin kalemini pek bir seviyorum. Açıkçası külliyatını bitirmek hedefim. İyice özümsemek istiyorum. Durum öykücülüğünün bizdeki mümessili olması gerçekten hak ettiği bir unvan. Pek severek okudum.
"Psikolojik Sağlamlık" Üzerine Kısa Bir İnceleme
İnsan hayatta çok fazla şeye maruz kalıyor. Çevrenin etkisi gelişime kalıtım kadar katkı sağlıyor ve bu çevremizde maruz kaldığımız şeyler bizi hayat boyu geliştiriyor. Gelişim içerisinde olumlu ve olumsuz şeyler de var tabi. Olumlu ve olumsuz şeyler kişiye göre değişse de, bizde kötü etki bırakan şeyler olumsuz, iyi etki bırakanlar olumludur.
"Bir Milletin Yeniden Doğuşu: Atatürk" Üzerine Bir İnceleme
"Türkler artık kendi ülkelerinin yönetiminde söz sahibi olduklarına, milletin, egemenliğini gerçekten elinde tuttuğuna inanmaya başlayacaklardı. Mustafa Kemal'in rejimi, hiç olmazsa dış görünüşüyle, kökünü tabandan alan ve temelden tavana doğru gelişen bir rejim olacaktı. Şimdi giriştiği iş, askeri alanda kazanmış olduğu zaferlerden de,
"Sanki yüzündeki çizgilerin artmasıyla birlikte onda keşfedilecek taraflar da -salt fotoğraf görüntüleri karşılaştırılırsa- şimdi daha çok var gibi. Bir yanımla keşfe çıkmak istiyorum, diğer taraftan beni engelleyen bir şeyler var. İçimin derinliklerinde bir küslük?.. Yok canım, küs falan değilim ona, niçin olayım ki? Bi burukluk? Bilmiyorum.
"Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum" Üzerine Kısa Bir İnceleme
Uzun zaman sonra hatta belki ilk defa sağlık alanı ile ilgili bir kitap okudum.
Birçok insan bağırsak problemleri ile uğraşmakta. Gerçekten sıkıntılı bir durum. Çünkü sadece fizyolojik sağlığı değil psikolojik sağlığı da etkilemekte.
Serkan Karaismailoğlu sinirbilim alanında birçok çalışma yapıyor. Güvendiğim bir uzman olduğu için bu kitabı
"İnsanın Acayip Kısa Tarihi" Üzerine Kısa Bir İnceleme
Uzun zamandır okuduğum en ilginç kitaplardan biriydi İnsanın Acayip Kısa Tarihi.
Çok kez altını çizdim, not aldım. Kurgu içinde kurgudan bağımsız düşünmeme sebep olan bir kitaptı.
Ana karakterin ve yardımcı karakterlerimizin birden farklı özellikleri ile tanışmak çok ilginçti ve farklı bir havası vardı. Ayrıca güldüğüm ama güldüğüm zamanda sorguladığım cümleler vardı. Hani kitabın ismine baktığımız zaman gerçekten de ismiyle müsemma bir kitap olduğunu okuyunca anladım diyebilirim.
Kurgusu bakımında çok ilginçti, bilemiyorum doğru bir tabir mi ama büyülü gerçekçilik belki de bu kitapta var gibiydi.
Karakterimiz kendini bulmaya çalışıyor fakat o kadar çok şey buluyor ki, o bulmaya çalışırken sizde kendinizi sorguluyorsunuz. Onun o yolculuğu alıp götürüyor.
Zaman-mekan ilişkisi kurgu içinde farklı bir boyuta taşınmıştı sanki ve ayrıca hayatın içindeki birçok zıt kavramı kendi içinde barındıran bir kurguya sahip.
Ben böyle bir kitap okuyacağımı ummuyordum ve gerçekten çok keyif aldım ve Güray Süngü'nün dilini, kalemini çok sevdim.
Mektup Aşkları Üzerine Kısa Bir İnceleme
"İnsanların yaşamında attığı bir yanlış adımla ölene dek ezikliğinden kurtulamayacağı, kendisini öyle saptayacağı, kendi varlığı yerine kendisine yabancı o varlığı kabul ettiği (ettirildiği), o varlık yüzünden artık hep yenilmişliğin izlerini taşıyarak yaşamanın zorunluluk olduğunu sandığı zamanlar vardır. Bir çeşit insansal buyurganlığın kurbanı mıydım ben şimdi?"
.
Leyla Erbil benim tanışmayı çok istediğim, kendime çok yakın hissedeceğimi bildiğim bir yazar.
Aslında Tuhaf Bir Kadın'ı ilk önce okumak istiyordum hatta 2023 listemde o vardı ama bu sıra okumalarım azaldığı için mektup okumanın bana iyi geleceğini düşündüm, öyle oldu da zaten (insan kendini bilmeli).
Kitapta Jale hanıma sevdiği insanlar tarafından yazılan mektuplar var. Tabi başkalarının mektubunu okumak biraz garip çünkü onların içini döktüğü metinler olduğu için daha aşikar duyguların olduğu yazılar var. Şöyle bir handikap var ki Jale hanıma gelen mektupları görüyoruz ama onun verdiği karşılıkları okuyamıyoruz. Mesela bir sonraki gelen mektuptan Jale hanımın ne yazdığını çıkarabiliyoruz. Kitabın ilerleyişi böyle fakat son 2 mektup Jale hanıma ait mektuplardı. Jale'nin yaşadığı hayal kırıklığını okumak biraz üzücü oldu çünkü kandırılmış hissettiğini görüyoruz.
Yazılan mektuplarda Erbil'in hayatından izler var mı onu merak ediyorum çünkü çok gerçekçi ve çarpıcı notlar vardı. Keyifle okudum. Eğer Jale hanımın yazdığı mektupları da görseydim ayrı keyif alırdım.
Rüzgar Bizi Götürecek üzerine kısa bir inceleme
"kulak ver
duyuyor musun esişini karanlığın
ben yapayalnız, bu mutluluğu seyrediyorum
bağımlıyım kendi umutsuzluğuma
kulak ver
duyuyor musun esişini karanlığın"
.
Furuğ okumak hiç aklımda yokken karşılaştığım alıntılar ilgimi çekti. Şiir okumayı çok seviyorum ama hemcinsimin yazdığı şiirleri okumak ayrı bir zevkti.
Şiirleri gerçekten o kadar güzel ki ruhumdan bir parça onun ruhunda sanki. Çok genç yaşta vefat etmiş. 32 yıl yaşamış ama yaşadığı bu süre boyunca inanılmaz şiirler yazmış. Modern İran şairlerinden kendisi. İran'daki kadınların sesi olmuş. Katı gelenekçiliğe karşı kalemiyle savaşan bir kadın. Kadınlığını, ruhunu, kendisini yansıtan çok güzel şiirleri var. Okumak çok çok güzeldi. Bir sürü altını çizdiğim satırlar oldu. Şiir defterimin en güzel kısmı olacak. Şiir okumak isteyenler es geçmemeli.
Hasan Âli Yücel ve Türk Aydınlanması'na Dair Bir İnceleme
Aramızda öğretmenler varsa bu kitabı mutlaka okumalılar. Şengör'ün Yücel ile ilgili çok güzel tespitleri var. Kitabın yarısı kaynaktan oluşuyor. Şengör bunu bilerek yapmış çünkü özellikle öğretmenlerin bu kaynaklara ulaşarak kendilerini geliştirebileceklerini söylüyor.
Hasan Âli Yücel'in yaptıklarına, hayat görüşüne dair ögrenmek
Doğmamış Çocuğa Mektup ile ilgili kısa bir inceleme
#okudum
#orianafallaci
#doğmamışçocuğamektup
.
Bu kitabı okumaya şu alıntı ile karar verdim "Oysa sen ne Tanrı'nın ne devletin ne de benim malımsın. Kendi kendinden başka hiç kimseye ait değilsin."
Bir kadın karnındaki çocuğuyla konuşuyor. Konuşmalar çok güzel çünkü onu aslında bebek veya çocuk olarak görmüyor bence. İnsan olarak benimsiyor. Çoğu insan, çocuklar anlamaz diye bazı şeyleri anlatmaz, açıklamaz. Ama onun öyle bir derdi yok. Her şeyi anlatıyor. Olması gereken de budur zaten. Onlar sadece bizden küçük insanlar. Bu küçük insan daha dünyaya gelmemişken annesi ona mektuplar yazıyor, sohbet ediyor. Çok güzel bir hareket.
Öte yandan aslında kadının çevresindeki insanlara karşı olan mücadelesi de var. Yargılamalar, laf sokmalar ve daha birçok şey. Zaten kendi içindeki mahkemesi ile sürekli hesaplaşırken, bunlar da ayrı bir zorluk yaratıyor. Burda en güzel olan şey anne ve babasının kızlarına desteğiydi. Çok kıymetli buluyorum böyle şeyleri. Toplumda çok nadir görülebilecek bir şey, bizim ülkemizde daha da nadir görülür bence.
Sona doğru küçük insanımız da sohbete dahil oluyor ama çok sürmüyor.
Kitap yazardan izlerde taşıyormuş. Ben etkilendiğim için sizlerle paylaşmak istedim. İyi okumalar dilerim.
Papa-Mafya-Ağca Üzerine Bir İnceleme
"Barıştan yana olan insanların başka seçenekleri yoktur. Her yerde ve her zaman barışı savunmak, emperyalist savaşlara, teröre ve terörizme karşı çıkmak, demokrasiye, barışa ve özgürlüğe inanan insanların ortak görevidir.
Silahların sustuğu, düşüncelerin kır çiçekleri gibi özgürce serpilip geliştiği günler, ne yazık ki, günümüz insanının hiç gerçekleşmeyecek bir özlemi gibi görünüyor." diye bitiriyor Mumcu kitabını.
Mumcu'nun kitapları birçok kaynak ve isimle dolu olduğu için okumak pek kolay değil. Zaten oturayım da okuyayım denecek kitaplar hiç değil. Eğer bu konular üzerine bir çalışma yapıyorsanız olayları bir şema halinde çalışarak okumak daha anlamlı olabilir. Ben öyle yapmadım.
Kitap öyle çarpıcı ki okudukça ağzım açık kalıyor. Nasıl bu kadar birbiriyle bağlantılı olabilir her şey? İnanın bazı yerlerde kafam allak bullak oluyor. Hem olaylardan hemde insanlardan dolayı. İlginç olan aslında bazı isimleri biliyoruz.
Para ve güç için bazı insanların yapmayacağı şey yok. Ne ararsanız var. Yalan, kaçakçılık, insan öldürme, tehditler... Görünmeyen kısımlar bir şekilde araştırmalarla bulunuyor ama bir kısmı tabii.
Ben Mumcu'nun şu zamana kadar okuduğum kitaplarından şuna vardım, Türkiye'de hiçbir şey değişmiyor. Dönüp dolaşıp her şey başa sarıyor, insanlar susuyor ve susturuluyor. Bu adam kitaplarını kaç sene evvel yazmış, ne değişti ki?
