Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

minmahfaza

Ey İslâm davetçileri! Ölüm tutkunu olunuz ki size hayat bağışlansın. Sakın emeller sizi aldatmasın, aldatıcılar Allah ile sizleri aldatmasın. Okuduğunuz kitaplar, devam ettiğiniz nafileler, sakın sizi aldatmasın, büyük işlerden yana sizleri rahatlatan, basit işlerle uğraşmaya kalkışmayın. "Siz silahsız olanın kendinizin olmasını istersiniz..." Cihad konusunda hiç kimseye itaat etmeyiniz. Cihada çağırmak konusunda, bir komutanın iznine itibar etmeyiniz. Cihad sizin davetinizin direğidir. Dininizin kalesidir. Şeriatınızın kalkanıdır. Ey İslâm âlimleri! Şu Rabbine dönen nesle komutan olmak için öne geçiniz. Bundan geri dönmeyiniz, dünyaya meyletmeyiniz. Tağutların sofralarından uzak durunuz. Çünkü bu sofralar kalpleri karartır. Kalpleri öldürür. Sizleri bu hayırlı nesilden uzak tutar. Onların kalpleriyle aranızda engel teşkil eder.
Sayfa 19
Reklam
Allah Rasulü (sav): "Allah düşmanlarınızın kalplerinden, sizin heybetinizi çekip alacak, Allah kalplerinize Vehn'i bırakacaktır." buyurdu. "Vehn nedir Ey Allah'ın Resulü?" diye soran Ashab'a: "Dünya sevgisi ve ölüm tiksintisidir" diye cevap verdi. Başka bir rivayette ise: "Savaş tiksintisidir" diye cevap vermiştir. "Sen Allah yolunda savaş, (kimse seninle savaşmazsa) yalnızca sen savaşla mükellefsin. Mü'minleri de savaşa teşvik et, olur ki Allah kafirlerin gücünü bertaraf eder. Allah daha güçlü, cezası daha çetin olandır."
Sayfa 19
Ben şu kanaatteyim: Cihadı terk etmeleri sebebiyle Allah huzurunda bağışlanabilecekler Allahu a’lem şunlardır: Kör, topal, hasta ve erkek, kadın ve çocuklar arasından mustazaf olup cihad için bir çare bulamayan, yani savaşın fiilen cereyan ettiği yere gidemeyen ve buraya giden yolları bilemeyen kimselerdir. Savaş ister Filistin’de ister Afganistan’da, isterse de kâfirlerin çiğnediği ve pislikleriyle kirlettiği herhangi bir bölgede olsun. Savaşmayı terk ettikleri için tüm Müslümanlar günahkardır.
Sayfa 16

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Din ve dünyayı ifsad eden saldırgan düşmanı bertaraf etmek kadar, imandan sonra kuvvetli hiçbir farz yoktur. Yani ben Allahu a'lem bugün için, Allah yolunda savaşmayı terkeden kimse ile, namazı, orucu ve zekatı terkeden kimse arasında hiçbir fark görmüyorum. Şu anda yeryüzü halkının hep birlikte, önce Alemlerin Rabbi huzurunda, sonra da tarihin önünde, büyük bir sorumlulukla karşı karşıya oldukları görüşündeyim. İster davet, ister teklif, ister eğitim ve ister başka bir şey olsun, hiçbir şeyin cihadı terketmenin sorumluluğundan kurtaramayacağı görüşündeyim.
Sayfa 15
Evet, yeryüzünde Müslümanlar boğazlanırken buna ses çıkarmayıp, sadece "la havle" ve "inna lillah" deyip uzaktan uzağa bizi bu gibi kimselerin problemlerine yaklaştırmaya bir adım dahi itmeden, bunları yapmamız, gerçekten Allah'ın diniyle oynamaktır. Bizi aldatan nefsimizin, uzayıp giden duyguların bizleri gıdıklamasından başka bir şey değildir. Müslüman erkek nasıl yerinde durabilir? Nasıl rahat edebilir? Müslüman kadınlar saldırgan düşmanın elinde olunca...
Sayfa 15
Reklam
Fudayl bin İyaz'a şu beyitleri yazıp gönderen Abdullah bin el Mübarek'e Allah rahmet eylesin: "Ey Haremeyn'de ibadet eden kişi, bizleri görsen keşke. O zaman ibadetle oynadığını kendin görürsün. Akıttığı yaşlarla, ey yanaklarını süsleyen kişi. Bizim boyunlarımızı kanlarımız süslüyor."
Sayfa 15
Kassam Tugayları, Siyonist düşmanla diplomatik görüşmeler yaparken mücahid Muhammed Dayf kardeşime gönderdiğim bir mektupta takasın bana bağlanmamasını, yüzlerce esirin benim yüzümden Siyonist hücrelerde kalmasının doğru olmadığını belirttim. Benim annem, babam, eşim ve çocuklarım olduğu gibi onların da aileleri, dostları ve sevenleri vardır. Bundan ötürü Siyonistlerin, benim özgürlüğümü kabul etmedikleri durumda alternatif yolların ve B planının hazır olması gerektiğini yazdım. Çünkü Siyonistler, takas listesinde benim de adımı görünce deli olmuşlar, anlaşmayı bozmakla tehdit etmişler... Özgürlüğüne kavuşan esirlerin annelerinin sevinç çığlıkları daha yüksek çıksın diye, sessizce ölmeye razıyım... Evet, değerli okuyucu, esir kardeşlerimin özgürlüğün nurunu görmelerine, Siyonizm hapishanelerinin dışına çıkmalarına ve sevdiklerine kavuşmalarına karşılık sessizce bu kabirde ölmeye razıyım... Allah, bu dediğime şahittir...
Sayfa 140Kitabı okudu
Özür dileyerek bu bölüme başlamak istiyorum. Çünkü hayatımda en çok sevdiğim, fakat yıllardır tadına bakamadığım karpuzdan bahsedeceğim sizlere... 2003 yılından günümüze karpuz görmüş ve tatlı tadına bakmış değilim. İnsan, elindeki nimetin önemini, kaybettiği vakit anlıyor. Ben de tutuklanmadan önce karpuzu bu kadar çok sevdiğimi bilmiyordum. Her ne kadar çok canım çekse de tadına bakamıyorum. Elimden bir şey gelmiyor. Karanlık hücremde kurşun kalem ve birkaç sayfa dışında hiçbir şeyim yok! Doğup büyüdüğüm Kuveyt topraklarına karpuz, Irak topraklarından gelirdi. Karpuzun şekli bana her zaman garip gelmiştir Şekli farklı; ama bal gibi tadı vardı. Ürdün ve Kuveyt'te yediğim karpuzların şekilleri ve tatları birbirine benziyordu Güney Kore'de ise bizim karpuzlardan çok daha farklı karpuzlar gördüm. Orada karpuzlar küp şeklindeydi. Şekli ve tadı hiçbir şeye benzemiyordu! Durum böyle olmasına rağmen Güney Kore'de satılan karpuzların fiyatı, Ürdün ve Kuveyt'te satılan karpuzların fiyatından çok daha fazlaydı. Belki de Güney Kore'de satın alınan bir karpuzun fiyatıyla Ürdün'de 100 karpuz satın alınabilir. Güney Kore'de bulunduğum zaman bu küp şeklindeki karpuzun tadına bakmıştım, ama şimdi düşünüyorum da keşke tadına bakmasaydım. Çünkü bizim karpuzların tadına hiç benzemiyor! Canım karpuz çekiyor, ama elimden bir çare gelmediği için yiyemiyorum. En çok da bal gibi tadını unutmaktan korkuyorum. Bu yüzden karpuz yediğiniz vakit, bu meyvenin Filistinli bir esirin en çok sevdiği meyve olduğunu ve onu yemek için can attığını bilin...
Sayfa 121Kitabı okudu
Ey bu batıl iddiada bulunanlar; Siyonistlerin, Filistin topraklarını nasıl işgal ettiğini görmediniz mi? Kudüs'ü, Mescid-i Aksa'yı, mübarek toprakları nasıl kirlettiklerine, orada yaşayan Filistin halkını hicrete zorladıklarına, kalmak isteyenleri ise öldürdüklerine şahit olmadınız mı? Bizim bunlara sessiz kalmamızı mı istiyorsunuz? Evsiz, barksız, yurtsuz, nereye gideceğini bilmeyen, her yaptığından sorguya çekilen bir halk mı olalım? Zulme sessiz mi kalalım? Ne diyor Efendimiz, "Zulme sessiz kalan dilsiz şeytandır".
Sabah namazı... En son ne zaman camide namaz kıldığımı hatırlamıyorum. Siyonistler tarafından tutuklanmadan önce beş vakit namazı camide, cemaatle kılmaya özen gösterirdim; fakat aranmaya başlandığım tarihten bu yana topluluk içerisinde bulunmamaya dikkat etmeye başlamıştım. Tutuklanmadan önce de, tutuklandıktan sonra da beş vakit namazımı hiçbir zaman aksatmamaya ve vaktinde kılmaya dikkat ederdim. Halen de dikkat ediyorum. İçerisinde bulunduğum zor ve kötü şartlara rağmen Rabbimin emrini yerine getirmeye çalışmam, daralan gönlümü ferahlatmaya yetiyor.
Reklam
Tek kişilik hücremden tüm insanlığa sesleniyorum: الله أكبر الله أكبر الله أكبر و الحمد لله الله أكبر و الله غايتنا الله أكبر و الرسول قدوتنا الله أكبر و الجهاد سبيلنا الله أكبر و الموت في سبيل الله أسمى أمانينا الله أكبر الله أكبر Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah'a hamd olsun. Gayemiz Allah, Önderimiz Rasulullah, Yolumuz Cihad, Allah yolunda şehadet ise en büyük arzumuz. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür.
Allah, şu şiiri söyleyenden razı olsun: Onlarla savaşacağız! Onları durdurmak için gruplar halinde yola çıkacağız. Gasp edilen topraklarımıza döneceğiz! Ve tüm gücümüzle onları dışarı atacağız. Hakkın silahı ile topraklarımızı bağımsız hale getireceğiz! Kudüs'e, İslam'ın saflığını yeniden götüreceğiz. Zayıf düştükten ve küçük düşürüldükten sonra... Onların kalelerini yıkacağız! Onları korkutan büyük gürültülerle... Aşağılanmalarımızı kendi elimizle sileceğiz. Tüm gücümüzle onları durduracağız! Topraklarımızda köleliği kabul etmeyeceğiz! Onlara, üzerinde bizi aşağılayabilecekleri hiçbir toprak parçası bırakmayacağız.
709 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.