Kafaları parçalandıktan sonra tekrar eski haline gelen bir kavim gördü. Cebrail (a.s), Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) “Bunlar üşengeçliklerinden ötürü namazı terk edenlerdir.” dedi.
“Mûsâ (a.s.) bana, ‘Rabbin ümmetine neleri farz kıldı?’ diye sordu.
“Onlara, ‘Elli vakit namaz farz kıldı’ dedim.
“Musa (a.s.) bana, ‘Rabbine dön de şefaat et, zira ümmetin buna tâkat getiremez.’ dedi.
“Bunun üzerine Rabbime Mürâcaat ettim. Allah Teâla şatrını (bir kısmını) indirdi. Ben yine Mûsâ’nın (a.s.) yanına dönerek durumu kendisine haber verdim: ‘Bir kısmını indirdi’ dedim. O yine, ‘Rabbine mürâcaat et, zira ümmetin tâkat getiremez’ dedi.
“Ben yine Rabbime mürâcaat ettim. Alah Taâla kalanından bir kısmını indirdi. Mûsâ Aleyhisselâmın yanına yine döndüm. O tekrar, ‘Rabbine dön, zira ümmetin buna dayanamaz’ dedi. Bir daha müracaat ettim.
“Allah Teâla, ‘Onlar beştir, yine onlar [sevap itibariyle] ellidir. Benim nezdimde hükm-ü kaza değişmez’ buyurdu.
“Musa’nın yanına döndüm. O yine, ‘Rabbine dön’ dedi.”
“Ben de, ‘Artık, Rabbimden utanır oldum’ dedim.”
Bu noktada Dostoyevski'nin şu sözüne kulak veriyorum:
"Sırf kalp kırmamak, kendime yakışanı yapmak için cevap vermediğim herkes, kendini haklı zannetti."
Aşk; Allâh'u Teâlâ hazretlerinin "Ya Muhammed! Sen olmasan Cennet'i yaratmazdım. Sen olmasan Cehennem'i yaratmazdım. Sen olmasan dünyayı yaratmazdım!" ifadelerini anlamaktır.
Aşk; "Habibim dediği; iki cihana sultan kıldığı, nev-i beşerin en üstünü Hz. Muhammed (Sallâllahu Aleyhi ve Sellem)`'e Rabbi tarafından bahşedilen ve yaradılışın özüne işlenen cevherin adıdır!
Aşk; Rabb ile kul arasındaki bağın en zirve noktasıdır! Mirac gecesi, Sidret-ül Müntehâ'da, kutlu yol arkadaşından ayrılan Cebrail (Aleyhisselam) `ın "Bir adım daha atarsam, yanarım" dediği nur makamının adıdır aşk!