Âlemlerin mecmuu, hakiki varlık kıvılcımlarının dairesi içinde bir hayâl gölgesinden ibarettir... Batı’ya hediye ettiğimiz bu hakikatin, fizikçi Einstein’ın dilinden ifâdesi de şu: — “Biz inanan fizikçiler için geçmiş, bugün ve gelecek, yedi canlı da olsa, yalnızca hayâldir!” ASIL’ın gölgeye, gölgeden daha yakın olması ve gölgenin ASIL varlıkla kaim olması hikmeti dairesinde, Allah, âlemlere, âlemlerin kendinden daha yakındır... Topyekûn Kâinat, insan için yaratıldı; ve kuluna şahdamanndan daha yakın olduğunu bildiren de Allah!..
bir bir kapatıyor
ölüm vakti kapıları
biri daha gitti
vehbi dayı!
aş zamanı iş zamanı
derken ölüm zamanı
akıyor biz mi onun
o mu bizim içimizde!
bir bir kapanıyor
ölüm vaktinin geçtiği kapılar
içimizde büyüyen boşluk
bilinmedik iklimin dalgaları!
Birlik, insanın, kendi vücud azâlançrını tarife yanaşmadan önce vücudunun birliğini ve bütünlüğünü bilmesi gibi, her türlü faaliyetten önce kavradığı bir bedihî hakikat... Herşeyin zıddıyla var olması hakikati dairesinde, eşyanın hakikati çokluk ve mahiyeti yokluktur... Biri vardır ki, başında da sonunda da var olan odur; O’NDAN BAŞKA VAR YOKTUR... Bu dünya “bir varmış bir yokmuş” meâlindedir... Yâni, ezellerin ezelinde “Mutlak Zât” vardı ve O’ndan başka hiçbir şey yoktu; ister imân ve isterse küfrün çeşitli kollarına âit bir yerde bulunulsun, herkesin müştereken bildiği bir hakikattir ki, Kâinat’ın bir başlangıcı vardır... Ezellerin ezelinde var olan “Mutlak Zât”ın bilgisinde nasıl olacağı mevcut bu âlem, onun vücûdunun ışığı ile zuhura geldi; O, bütün mevcutları, varlık çehresiyle belirtti, gösterdi, meydana çıkardı... Ve bütün mevcutlar, her ân, varlıkla yokluk arasında gezdirilirken, o Zât’ın sanatını gösterir... Ezellerin ezelinde yok olan, yine yoktur; isterse var gibi görünsün!..
Akranı arasında İslâm'ın azametini üstünlükle temsil edenlere düşen borç, hiç değilse küfür ehlinin İslam vatanında yayılan fikir ve görüşlerini yıkmaktır…
İnsanlar "bilme" isteği bakımından temelde aynı sebepten hareket ederken,
"Hakikati tersiyle tecelli ettirici nasibin sahibi olarak",tek doğru yol ve sayısız yanlış yol içinde kendi hakikatlerini gerçek kabul ederler...
Mesela "hakikat yoktur" diyen adamın hakikati de budur; hakikatin dışına çıkmanın imkanı yok...