Meryem bu son dakikalarında neler hissedeceğini çok merak etmişti. Ama gözlerini kapatınca, içini dolduran şey ha- yıflanma, yazıklanma değil, engin, geniş bir huzur oldu. Bu dünyaya gelişini anımsadı; yoksul bir köylünün haram çocuğu, istenmeyen bir şey, acıklı, teessüf edilen bir kaza. Yabani bir ot. Şimdi bu dünyayı bir dost, bir yoldaş, bir koruyucu olarak terk ediyordu. Bir anne olarak. Nihayet önem kazan- mış bir birey olarak. Hayır. O kadar da kötü sayılmaz, diye düşündü. Bu şekilde ölmek. O kadar da fena değil. Gayri meşru başlamış bir hayat, meşru bir biçimde noktalanıyordu.
Sayfa 381Kitabı okudu
Hel omuz silkti. "Her zaman öyle olmuştur," dedi. "Tarih boyunca tüccarlar ve bezirganlar hep kent surlarının gerisine saklan mış, onları koruyacak savaşı başkaları yapmıştır. Buna karşılık da tüccarlar hep köpekleşmiş, eğilip bükülmüş, selam vermiş, yaltaklanmışlardır. Aslında onları suçlamak da doğru değil. Cesur olmak üzere yaratılmamışlardır. Hem daha önemlisi, cesaret bankaya yatırılabile cek bir şey değildir."
Sayfa 342Kitabı okudu
Reklam
Okumak bilgi için değil ki, okumak bir cila...
Sayfa 207Kitabı okudu
Belediyede makam sahipleri gerçekten makamlarının gerektirdiği niyete, bilgiye, beceriye sahipse bu tür vizyonla donatılmışlarsa uygulamaları mış gibi olmayacaktır.
Sayfa 200Kitabı okudu
Eriyen karlarla yeniden ortaya çıkan toprak mis gibi kokuyor.
Zanaatçı/sanatçı statüsündeki ve imgesindeki ilerleme resim, hey- kel ve mimarlık sanatlarında daha da fazlaydı. Maalesef, popüler de- ğerlendirmeler bu ilerlemeyi fazlasıyla abartıyor ve Michelangelo gibi şahsiyetlere, bir nevi normal kulaklı Van Gogh muamelesi yaparak, kendilerini ifade etme aşkıyla yanıp tutuşan bir deha rolü biçiyorlar.
Sayfa 72
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.