"Akdenizde yaşayan uygar bir insanım" diyorsanız öncelikle eski
İran tarihini bileceksiniz. Ahameniş devri, Roma'dan biraz evvel
çıkmıştır ve Doğu Akdeniz, Ortadoğu milletlerinin kültürleri açısından
fevkalade birleştirici özelliği vardır. Mısır'ı, Asurya'yı aşan bir
tarafı vardır; değişik bir din anlayışına sahiptir. Sonra da Roma...
Roma, Doğu'yu fethettikten sonra devlet olmuştur; bunu bilmek
lazım. Mısır'ı aldıktan sonra maliyesini kurmuştur. Şimdi bunlar
anlaşılmadan İslam İmparatorluğu da anlaşılmaz. O anlaşılmadan
Osmanlı tarihi de bilinemez. Malumdur "Bizans" imparatorluğu
ve "Bizanslılık" Avrupa hümanistlerinin verdiği bir addır; o zamanın
halkı kendine hiçbir zaman böyle demezdi. Romion-Romanioi,
"Devletin ve ülkenin adı Romaniadır" der. Bugün bu isim, Balkanlarda
başka bir ülkenin ismi olmuştur. Türkler de bu ülkeye "Rum ülkesi", mensuplarına da "Rumi" derler ve hatta bu ülkeyi fethettikten
sonra da yeni ülkelerine Roma (Rum), kendilerine de Romalı
(Rumi) demeye devam ettiler. İklim-i Rum, Rum ülkesi, Sultan-ı
Rum, Rum sultanlığı veya Rum Selçukluları gibi... Bu ülkenin bir
düşünürü veya mensubundan Rumi diye söz ederler: ünlü mistik
Mevlana Celaleddin Rumi gibi... Ama Babürlerin Hindistan'ında
iş gören mimar, sanatker, komutan da buradansa Rumi diye anılır.
Aslında fethedilen ülkenin Hıristiyanları da yeni Müslüman hükümdara Vasilikos Romanioi, Vasilikos Turkos demişlerdi.