Yaşam denilen filmi neredeyse yarılamış bir emlakçı olan Annie, hayatında her şey yolunda giderken ev gezdirdiği müşteri -müşteri görünümlü suçlu- tarafından kaçırılır ve 1 yıl boyunca türlü işkence ve tecavüzlere maruz kalır. 1 yılın sonunda kurtulduğunda zorlu soruşturma süreci sonrasında öğrendiği gerçekler ise yaşadıklarının cabası...
Kitap boyunca Annie yaşadıklarını ve yaşamakta olduklarını bir psikiyatriste anlatıyor. Bu yüzden ''bölüm'' yerine ''seans''lar karşılıyor bizleri. İlk seanslarda sorduğumuz ''Neden?'' sorusuna, son seanslara doğru ''Nasıl?'' da ekleniyor. Anlatım tarzı açısından bana ''Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'' ve ''Postacı Kapıyı Çalmayacak'' kitaplarını anımsattı diyebilirim.
Eleştiri kısmına geçeyim; Annie'nin duygu ve düşüncelerini aktarırken genel olarak öfkesini yansıtmayı tercih etmiş yazarımız. Annesine olan kırgınlığının ve kızgınlığının çok soğuk kaldığını düşünüyorum. Bazı olayların ardına çok düşmemişti, belki bu merakı arttırmak için olabilir ancak olayı unutmaya sebep olabilirdi. Şunu da eklemek isterim ki; orijinal adı olan ''Hâlâ Kayıp (Still Missing)'', Obsesif yerine çok daha uygun olabilirdi.
Karakterlerimizden biri olan sevgili Gary'in bir sözü ile sonlandırmak istiyorum yazımı, ''İnsanlar sevdiklerine sürekli korkunç şeyler yaparlar.'' Daha fazla söze hacet yok bence, ön yargılı yaklaşmayın ve sonuna kadar okuyun.