"Ve inanın bana, hiç beklemediği bir anda cinayetle suçlanmak gibi bir olasılıkla karşı karşıya kalan en suçsuz insan bile ne yapacağını bilemez ve akıl almayacak kadar saçma yöntemlere başvurur."
“Şu hayat denen şey ne biçim şeydi? Kimi zaman sevinçler veren, kimi zaman içimizi acılarla dolduran, kölesi olduğumuz şu hayatın neyin nesiydi böyle?”
Meğer başarılı bir yolda yürüdüğünü sandığı halde başarısızlığa doğru dört nala koşuyormuş da haberi yokmuş. Gerçekten de öyleydi. Başkalarının gözünde iyi yaşıyor görünürken hayat ayaklarının altından akıp gidiyormuş...
... yakın bir tanıdığın ölümünün herkeste, her zaman olduğu gibi, ölenin kendisi değil de o yakını olduğu düşüncesinin verdiği sevinç söz konusuydu.
Vay canına! Öldü adamcağız...
Ben ölmedim ya...” Herkes böyle düşünüyor ya da hissediyordu.
Aslında herşey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi.