358 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 16 days
Hiç akıcı olmayan Grange'in önceden okuduğum kitapları ile kıyaslanamayacak kadar kötü bir kitap. Mekan darlığı, kurgunun bariz eksikleri ve en kötüsü de sosyalizm eleştirisi adı altında verilmeye çalışılan sözüm ona gizli mesajlar çok amatörce geldi. Hepsini geçtim polis olmayan ve kişisel olarak soruşturma yürüten baş karakterin diğer insanları bir polis gibi sorgulaması hiç kafamda oturmadı. Beğendiğim tek tarafı Moğolistan ve Rus kültürüne ait imgeler içermesiydi. Sözün özü okumanızı önermeyeceğim yerel polisiye tadında bir kitap.
Taş Meclisi
Taş MeclisiJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20188.4k okunma
Moğolistan özellikle Türk adını ilk kullanan Göktürk Kağanlığının sahneye çıktığı yer olması sebebiyle ayrı bir değer taşır.
Sayfa 76 - KronikKitabı okudu
Reklam
Kıtaylar 924'te Moğolistan'a saldırınca Orta Asya'da zaten çok artmış bulunan nüfus kesafetini artırmış bütün Orta Asya Türk kavimleri birbirlerini sıkıştırarak kaynaşmaya başlamışlar ve ilk mühaceret de bu baskı ile vuku bulmuştur.
Tüm dinlere saygı gösterin.Dinler arasında ayrım yapmayın.--Cengiz hanın buyruğudur.Tüm bu buyruklar, Tanrıya inanılabilir diye verilmiştir.
" -Meclis mi? Sybille açıkladı: -Tvesen dilinde, iluk. Vatikan'da kardinallerin toplantısı gibi, dinî bir meclis; tek fark, burada toplananların şaman olması. Moğolistan'ın ve Sibirya'nın en güçlü şamanları. Taştan bir çemberin içinde toplanmıştık. Tsevenler toplantımıza "taş meclisi" adını verdiler. "
Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Moskova Türkistan'ı ekonomik ve siyasi yönden zayıflatmak için Turan halklarını muhtelif küçük kabilelere bölmektedir. Fakat en geç iki yıl içersinde, Turan’ın bu bölünmüş parçaları yeniden bütünleşme konusunu gündeme getirecek: daha güçlü, kudretli ve düzenli bir devlet kuracaklardır. Rusya bugün Moğolistan'ı, Çin’den ayırmakta ve bu ülkeyi 'ehlileştirmek' istemektedir. Moğolistan da Moskova'nın kucağına oturmanın pek aleyhinde değilmiş gibi gözüküyor. Fakat bu Moğolistan yarın kendi ayaklarının üzerinde doğrulmayı başatır da kendi Kuruldan'ını (kurultay) sağlamlaştırırsa, bu duruma ne der, orası belli değildir....
Cengiz, Moğolları ve bugünkü bağımsız Moğolistan'da yaşayan di­ğer toplumları dize getirdikten sonra, başka toprakları egemenliğine al­maya niyetlendi. Başka bir devlete saldırmadan önce, oraların hüküm­darlarına, boyun eğip Cengiz'in himayesine girmeleri yolunda buyruklar taşıyan heyetler gönderdi. ı4 Yabancı bir devlet boyun eğerse, vergi öde­meyi ve istediklerini yapmayı sürdürmeleri koşuluyla, oradaki önderle­rin güçlerini korumalarına genellikle izin verdi. Ancak yabancı devlet baş eğmeyecek olursa, direnişi kırarken çok acımasız davrandı.
VI. Haçlı Seferi
1229’da Batı’nın yine silâhlanarak VI. Haçlı Seferine kalkıştığını görmekteyiz. Bu seferin komutanlığını Alman İmparatoru II. Frederich üstlenmiştir. Denebilir ki, bu Haçlı Seferi, öncekilere göre bir dereceye kadar daha şanslı olmuştur. O sıralarda Moğol istilâsı nedeniyle tüm İslâm Dünyası alt-üst olmuş durumdaydı. O vahşi istilâcıların korkunç akıncıları, ürkütücü bir kalabalıkla Moğolistan ve Gobi çölünden çıkıp hiç durmadan Batı’ya doğru ilerlemekteydiler. Ve Moğollar bu geçişleri sırasında önlerine çıkan her şeyi yakıp yıkarken, o demir zırhlı istilâcılarda herhangi bir merhamet duygusunun olmadığını ve kurtuluş için ümitlenmenin boşuna olduğunu bilen halk, tam bir panik içinde her şeyini bırakıp kaçışıyordu. Frederich’in Haçlıları Anadolu’ya vardıklarında, o sıralarda kargaşa içinde bulunan şaşkın Müslüman halkın mukavemet gösteremeyeceğini hemen anladılar. Böylece bu durumdan mükemmel bir şekilde faydalanan İmparator, Mısır Sultanı Al-Malik-Kâmil’i, en ufak bir direnme göstermeksizin Kudüs’ün Haçlılar tarafından işgal edilmesine ve de on yıllık bir ateşkesi kabul eden bir anlaşmayı imzalamaya mecbur etmiştir.
Peçeneklerin anayurtlarının neresi olduğu ile kendi başlarına bağımsız bir boy mu yoksa başka bir Türk boyuna bağlı mı oldukları konusunda bilim dünyasında çeşitli görüşler ileri sürülmektedir. Özellikle anayurtlarının neresi olduğu konusunda bugüne kadar ileri sürülen görüşler arasında iki görüş öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki İli Havzası diğeri
1,000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.